Benimle, Parlayan Gözlerinle Âtiye Baksana..



Sen, tanımasan beni.. Ben, tanımasam seni.. "Başım ağrıyor, kalbim sıkışıyor.. " diye gelsem işyerine.. Baksan öylece bana.. Daha önce hiç görmemiş olsan beni.. Tatlı ve çay ısmarlasan.. Hastalığıma çare bulmaya çalışsan.. Kısa bir zaman diliminde değil, uzun uzadıya otursan öyle karşımda.. Ne telefonun çalsa, ne kapı zili.. Öylece baksan gözlerimin içine.. Maziyi görmeksizin, kısacık da olsa bir âti görsen benim yüzümde.. Saçlarımın fazlalaştığını söylesen, gömleğimin güzel olduğunu dile getirsen.. Ben, seni, daha önce hiç tanımıyor olmama rağmen iş arkadaşlarından kıskansam.. İnsanların sana ilgi göstermemesi gerektiğini dile getirsem.. Dört harfli ismi olan iş arkadaşını terlik ile kovalasam, Kars'a yolcu etsem, orada onu evlendirsem ve bir daha Şehr-i İstanbul'a hiç gelmemesini sağlasam..




...Şuan ne diyorum veya ne demek istiyorum, inan hiç bilmiyorum.. Yani sen beni tanımasan, ben seni tanımasam.. Durup dururken karşılaşsak bir yerde ve bir tatlı yesek çay eşliğinde.. Kısacık zaman diliminde, maziyi değil de âtiyi düşünsen benimle..


...Amannnn.. Neyse...




4 Yorum:

ne tatlı bir yazı böyle. kim bilir belki hayaller gerçek olur. ama önce dr amcalara gitmek lazım "hayallerımızın gerçek olması mumkun mü" diye...

 

Adsız ;
"Hâyâllerin gerçek olması mümkün mü?" diye sorduk doktorlara, bilimsem olarak olumsuz yaklaştıklarını, inanç bakımından ise KÜN FE YEKÜN durumunun mevzubahis olduğunu dile getirdiler..

 

Anlatımının, tarzının güzelliğine bir şey demem lakin pek çözemedim desem ben bu yazıyı... Neyse çözmeme de gerek yok sanırım.... Bakarsın olur.

 

bir hayal kur ;
Sadece sen değil Çiçek Kız, ben de çözemedim bu yazıyı.. Zaten öylesine yazılmış yazıları çözmeye gerek de yok:)

 

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.