Taksim-Harbiye Arasındaki İstanbul Radyosu Önü.. Ve o an..


Bazı yerler özeldir; aradan yıllar geçse bile unutulmaz..




Ben Hiç Sevdiklerime Gitme Diyemedim..

Beni, güneşli bir günde terketti sevdiğim kadın.. Sabah saat yediyi onaltı geçiyordu.. Kapının şiddetli bir şekilde çarpmasının çıkardığı sesle uyandım.. Saate baktım, tedirgin oldum.. Sağ tarafıma baktım, orada olması gereken insanın, olması gerektiği yerde olmadığını gördüm.. Birden ayaklandım.. Adını seslendim.. Sessizlik  tarafından cevaplandım.. Koşarak dış kapıyı açtım; sağa baktım, sola baktım.. Merdiven korkuluklarından tutundum, önce yukarı, sonra aşağıya baktım.. Asansörün önüne koştum, ışığının yanıp yanmadığına baktım..
 
     Ağır adımlarla eve girdim, kapıyı kapattım.. Adını bir daha seslendim.. Yine sessizlik tarafından cevaplandım.. Balkona çıktım.. Güneş, daha o saatte, birden tüm yakıcılığıyla yüzüme çarptı.. Elimde olsa, hiç korkmadan ben de ona çarpardım.. Kadınım aşağıdaydı.. Elinde bir çanta vardı.. Arabanın açık olan bagaj kapısından, çantayı bagaja yerleştiriyordu.. Bağırsam, belki sesimi duyabilirdi.. Bağırmadım.. Çantayı yerleştirdikten sonra kendisi bindi arabaya.. Motorun çalışma sesi duyuldu.. Araba, hafifçe hareket etti.. Sonra hızlandı.. Köşebaşına kadar takip ettim, sonra kayboldu..
 
     Balkondan içeri girdim.. Balkon kapısını kapattım.. Birkez daha adını seslendim.. Yine sessizliğin sesi tarafından cevaplandım.. Odalara baktım.. Olmadığını biliyordum.. Banyoya baktım.. Olmadığını biliyordum.. Dış kapıyı tekrar açıp etrafa baktım.. Olmadığını biliyordum.. Bakabileceğim her yere baktım.. Oysa hiç bir yerde olmadığını biliyordum.. "Gitti.. Gitti.. Gitti.. " diye mırıldandım.. Sonra bir kez daha adını tekrarladım..
 
     Beni, güneşli bir günde terketti sevdiğim kadın.. Sabah saat yediyi onaltı geçiyordu.. İsteseydim "Gitme..! " diyebilirdim.. Oysa ben sevdiklerimin ardından hiç "Gitme..! " diyemedim..




İnsanın Bir evi Olmalı..

Ne kadar uzaklaşırsam uzaklaşayım, ne kadar kaçarsam kaçayım, kime hangi kötülüğü yapacaksam yapayım,
 
kanundan kaçsam, kendimden kaçsam, sevdiğimden kaçsam, davamdan kaçsam,
 
binlerce insan tarafından ayıplansam, hakkımda vur emri çıkarılsa, beş parasız sokaklarda dolaşsam,
 
bütün dünya üzerime gelse,
 
bile,
 
evime dönüp de şu ruhsuz zannedilen duvarların arkasına sığınmıyor muyum; işte o zaman huzura eriyorum, mutluluğu buluyorum..
 
 
İnsanın bir evi olmalı.. Nereye giderse gitsin, dönüp gelebileceği bir evi olmalı..




His..



Kendimi iyi hissetmiyorum..
Hasta değilim, yorgun değilim veya şükür herhangi bir olumsuzluk yok.. Ama kendimi iyi hissetmiyorum işte..





Yıllık İzin..

Geçen seneden kalan, iki haftalık yıllık iznime, geçen hafta başladım.. Yıllık iznime Duygu ile başladım.. Kendisinin evinin yakın olduğu bir avm'de kahve ısmarlattım.. Şehr-i İstanbul'dan uzaklaşmam da ilk Duygu'nun evinin yakın olduğu avm'ye giderek oldu.. Kendisi Şehr-i İstanbul'da yaşıyor sayılmadığından, kendisine ulaşmak için 16 günlük yola gidildiğinden, İstanbul'dan uzaklaştım sayabiliriz..


Sonrasında Konya'ya gittim.. Hem yeğenimi, hem birkaç arkadaşımı görme fırsatım oldu.. Bir gece kaldım; gezdim, Mevlana'yı ziyaret ettim, etli ekmek yedim, bol bol fotoğraf çekilip geldim..


Konya'dan sonra diğer yeğenimi görmek için Balıkesir'e gitme niyetim vardı ve hatta bilet de almıştım ama telefonuma "sana ihtiyacım var" diye bir mesaj düştüğünden, süper kahraman kimliğim ağır bastığından, Balıkesir biletini iptal ettirerek, Balıkesir'e başka bir zaman gitmek üzere, İstanbul'a döndüm..


İstanbul'da birkaç arkadaşla daha buluştum ve iznin ilk haftasını böylece bitirmiş oldum..


İznin, bu ikinci haftasına da işyerinde başladım.. Acil bir iş olduğundan işe çağırdılar.. Ben de ayakçıbaşı olduğumdan amirlerin emirlerini ikiletmedim.. Nasip olursa yarın da yine günübirlik olarak Bursa'ya gitme niyetim var.. Erken kalkarsam gideceğim inşallah.. Bursa'da iskender kebap yemek benim de hakkım sonuçta.. Bakalım, kısmet..


Sonrası Allah kerim..




Fotoğraf..

Meğer ne çok özlem biriktirmişim kalbimde.. Kıyıda köşede kalmış bir kaç fotoğraf ile anladım bunu..


Meğer ne mutluymuşum bir zamanlar..




91..

Tartı, 91 kiloyu da gösterdiğine göre, yıllardır kendime "öküzcük" demem, artık gerçeklik kazandı..




Sahiplenilmek..

Kokuma, terime, bende olan kötü her ne şey varsa hepsine aldırış etmeksiniz, birinin bana tüm vücuduyla sarılmasına hasretim..


Sadece kadınlar mı kendine sahip çıkacak erkek arıyor sanıyorsunuz..? Ben, bana gerçekten sahip çıkacak, en ufak bir terslikte beni bırakıp gitmeyecek, gitmek için bahaneler aramayacak kadına hasret kaldım..


Bir kadın tarafından sahiplenilmek istiyorum.. Olmadığını görünce, işte bu yüzden, eşcinselliğe doğru her gün bir adım daha atıyorum..








Bu Şehirle Yollarımızı Ayıralım..

İzin verin de gideyim bu şehirden n'olur.. Şöyle deniz kenarında, küçük bir yere gideyim.. Tamam, seviyorum çoğu zaman Şehr-i İstanbul'u ama nefret edince de tam ediyorum.. İzin verin de bu şehirden gideyim n'olur..  Artık bu şehirde yaşamak istemiyorum.. Sanki tüm mutsuzluğumun, hayal kırıklıklarımın sebebi bu şehirmiş gibi.. Ne zaman bir şeye canım sıkılsa; bu şehri suçluyorum.. Artık o da beni sevmez oldu zaten.. Bu şehirde beni tutan bir şey yok ki.. Bırakın gideyim n'olur..








Daldan Dala..

+ Şükür kavuşturana, annem babam nihayet geldi.. Dün akşamdan beri içimde sahiden 5 yaşındaki bir çocuğun coşkusu var.. Mutluyum çok şükür..


+ Bu sene, annem-babam yokken kendime çok iyi bakmışım ki; 90 kiloluk bir öküzcük olmuşum.. İlk kez onlar yokken kilo almış oldum böylece..


+ Bir hafta daha çalıştıktan sonra 15 günlük yıllık izne çıkıyorum.. Ne yapacağımı bilmiyorum ama evde yer-içer-yatarım büyük ihtimalle.. Haa ama şehir dışı planlarına da açığım ha.. Davet etsenize beni..


+ Kitap okumaya yeniden başladım.. 10 gün önce 20 sayfa okudum; 10 gündür yine elime kitabı almışlığım yok.. Benim kitap okurluğum da anca bu kadar olur zaten..


+ Annem-babam, memlekette iki hatunun ailesine, kızları ile beni söylemişler.. Birinin ailesi olumlu yaklaşmamış; ötekinin olumlu yaklaşmış.. Benim memlekete gitmemi istiyorlar; gidip de kızla görüşmeliymişim.. Geldikleri 2 gün oldu; 2 gündür aynı muhabbet.. Üstelik her 5 dakikada bir aynı şeyleri söylüyorlar.. Kafayı yememe az kaldı.. Artık benim memleketten kız almaktansa, bekarlıktan kudururum daha iyi..  


+  "Kudururum" dedim de aklıma geldi; çok ama çok uzun zamandır kudurmuyorum.. Pek bir beyefendi bir kişilik oldum..


+ Alışveriş olayına bir çözüm bulmam gerekiyor; ev borcunu tamamen bitirdikten sonra, olur-olmaz şeylere para harcıyorum.. Sahiden israf..


+ Şükür, evi olmayan tek kişi olan ablam da ev aldı.. Memlekette, küçük bir ev ama sonuçta bir evi var.. Allah, olmayanlara da nasip etsin.. Gereksiz yere para harcamamak, ayrıca ona yardımcı olmak adına 1 sene taksitlerini ben ödeyeceğim.. Böylece salak-saçma israftan da kurtulmuş olurum..


+ İşyerinde bir arkadaşın hanımı kanserden vefat etti.. Aramız iyi idi o abiyle.. Hastaneye gittim sarıldım; "Beni yalnız bıraktı be <Çocuk>.. Yarı yolda bıraktı beni.. " diye ağladı.. Sahiden ölen ölüyor da kalanlara oluyor ne oluyorsa.. Allah rahmet etsin..


+ Bir kaç hafta önce 20 seneden fazladır görmediğim arkadaşlarla buluştum.. Herkesin farklı farklı hayatı var artık.. Herkes fiziksel değişime uğramış.. Ama yine de arada güzel bir samimiyet, dostça sohbet vardı.. Hoşuma gitti..


+ Birini özleyip de özlemiyormuş gibi davranmak ne zor.. Yazmak istiyorsun ama yazamıyorsun.. Görmek istiyor ama göremiyorsun.. Duymak istiyor ama duyamıyorsun.. "Seni istemiyor işte.. " özlemlerine engel olmaya çabalıyorsun ama beyhude.. Günün hemen her anında, o kişi aklında.. Unutmak çok kolay bir şey olsa keşke.. Veya bir program olsa, hafızamızdan bazı şeyleri silebilsek..




Yarı Uyanık Olmak..

Uyurken, zihninin bir köşesinde, "Acaba sürpriz yaparak erkenden gelir mi..?" diye bekler halde uyumak...

"Yarı uyanık olmak" deyimi ile anlatılmak istenen böyle bir şey sanırım..

Ve tabii her sabah hâyâl kırıklığına uğrayarak uykusuz kalıp yorgun olmak...