Kaybediş..

     İçimdekilerin dolup taşması sebebiyle, dayanamayıp da birine anlattım yaptıklarımı.. Epeyce dinledi.. Sonra benimle ilgili hâyâl kırıklığına uğradığını, üzerimde çok ama çok kul hakkı olduğunu, o kul hakları sebebiyle cenneti onlara hediye ettiğimi söyleyip hayatımdan çıkıp gitti..

     Birer birer kaybetmeye başladım insanları.. Ve hakettim ne yazık ki..



Uçurumun Kenarındaki Vicdansızın Çığlıkları..

Tüm hayatımın darmadağın olması an meselesi.. 

Bugüne kadar maddi manevi tüm birikimlerim, iş ve aile hayatım, çevremle olan ilişkilerim, 36 senelik hayatımda "olumlu" diyebileceğim ne varsa, darmadağın olmak üzere..

Şimdi anlıyorum; erken yaşta düzenli bir hayatın tavsiye edilmesinin sebebini.. Şimdi anlıyorum, "gençlik" kavramının dikkat edilmesi ve o dönemde sağlam adımlar atılmasının gerektiğini belirten sözlerin sebebini..

"Vicdan-dürüstlük-ahlâk-samimiyet" denilen şeylerin, esasında bende hiç olmadığını, başkalarının hayatını mahvedecek noktaya geldiğimde anlayabiliyorum şimdi.. 

Şimdi anlayabiliyorum, "İslam" kelimesini hep kullandığımı, esasında hayatım boyu hiç bir zaman Müslüman olmadığımı, münafık olarak yaşadığımı.. 

Uçurumun kenarında iken, dönüp de geriye baktığımda, şimdi anlıyorum çevremde güzellik adına ne varsa hepsine birer birer tecavüz ettiğimi ve hayatımdaki tüm iyi insanları kaybettiğimi..

Ben, o küçücük beynimle planlar yaparken, Rabb'in de başka bir planı olduğunu unuttum.. Ve şimdi anlıyorum ki;  tüm bunları ziyadesiyle hakettim..

Elimde onlarca insanın masum kanı, 
bir vicdansızın ölümden önceki son çığlıkları..


Benmişim Beddua..

     Birinin, bir başkası için ettiği beddua sonrası, ben ortaya çıkarak o kişiye musallat olmuşum.. Bir başkasının bedduasıymışım meğer..



Kırmızı Siyah Aşağılaması..

     "Dünya, âşk üzerine kurulmuştur.. İnsan âşksız yaşayamaz.." cümlelerinden yola çıkarak, yeni bir âşka yelken açmak için "Kız Tavlama Sanatı" kitabımı okumaya başladığımı söylemiştim.. O kitapta, "Çirkinseniz, etkilemek istediğiniz kıza göz aşinalığı oluşturun" mealinde bir cümle yazınca, bir kıza sabah-akşam fotoğraf göndermeye başladım.. 

     Olur da bir gün o kız buluşma teklifimi kabul eder diye, son günlerde, ne idüğü belirsiz halimden çıkıp, güzel giyinmek için çaba gösteriyorum.. Bugün de özel çaba göstererek, güzel giyindiğimi düşündüm ve o kıza bir fotoğraf çekip yolladım.. Üzerimde koyu mavi, seksi vücut hatlarımı ortaya çıkaran dar bir kot, v yaka gri bir penye, düğmeleri iliklenmemiş, kırmızı ağırlıklı siyah çizgili bir gömlek vardı..

     Ben, fotoğrafı çekip gönderdikten sonra, içimden, "Bu sefer kesin beğenecek" diye geçirirken, saatler sonra nihayet kızdan gelen mesaj, sükût-u hâyâle uğramama sebep oldum.. Bu vesile ile biz çirkin adamlarda özgüven bırakmayan hatunları da kınadığımı da belirtmek isterim.. Gelen cevap :

-- Ya sen niye iki de bir bana fotoğraf gönderiyorsun..? Ki ayrıca o ne iğrenç gömlek öyle.. Pazardan mı aldın..? Para bile verilmez ki buna.. Gönderme sen bana fotoğraf falan, göz zevkimi bozuyorsun.. 

     Bana en çok yakıştığını düşündüğüm, en sevdiğim ve renklerini eşsiz bulduğum gömlek için bile bu deniyorsa, vay benim halime vay.. ! Bana hakaret et, özgüvenimi yık, beni yer ile yeksan et ama bari en sevdiğim renkler olan kırmızı ve siyahı aşağılama ya hu.. Ayıptır..



Sırt Ağrısı Çeken Öküzcük..

...Tamam, kabul, kilo alarak minik bir öküzcük olmuş da olabilirim ama sadece kilo yüzünden mi..? Bu yastığın, yorganın hiç mi suçu yok..? Arkadaşım sırtım ağrıyor benim.. Her sabah sırt ağrısı ile uyanıp, gün içinde o ağrıyı hissedip, iki büklüm dolanıyorum her yerde..  Münafık olduğumu bilmeyen herkes, iki büklüm dolanmamı görünce, "Maaşallah sürekli rûkü halinde" dese de, sırt ağrısı sebebiyle bu haldeyim.. 

Kilo vermem gerekiyor.. Spor yapmam gerekiyor.. Bilgisayar karşısında, kambur bir halde değil de sağlıklı bir açı ile oturmam gerekiyor.. Ama tüm bunları yapamıyorum.. Haliyle sırt ağrısı her geçen gün devam ediyor.. 

"Şunu yap, şöyle davran" diyor bir çok kişi ama ne ben o iradenin sahibiyim ne de yaptığım minik şeylerin etkisi oluyor.. Zaten yatakta gece boyunca sürekli sağa-sola dönen, üstelik çok terleyen biriyim.. Gecelerde, yatak benim için işkence olunca, üstüne bir de bu sırt ağrısı, çekilmez oluyor.. O kadar huzursuz, stresli bir uyuma durumum var ki, 20 senedir, saatlerce uyumuş olsam bile "hah işte şimdi harika uyudum" diyebileceğim bir an olmadı.. Saatlerce uyuduktan sonra bile yataktan huzursuz ve yorgun kalkıyorum.. Sırt ağrısı da olunca, bu huzursuzluk katlanıyor.. 

Dur bakalım, daha nereye kadar böyle devam edecek bu durum..



Hayatı Güzel Kılan Şeylerden Biri..

     'Hayatı güzel kılan şeyler'de bugün :

     Haftasonu tembelliğe alışmış, yemiş, içmiş, uyumuşsunuzdur.. Haftanın ilk günü erken saatte yola koyulmuşsunuzdur.. Gözleriniz henüz açılmamış, ne kadar vahim bir durumda olduğunuzun henüz farkında değilsinizdir.. Dert, tasa, sevinç, hüzün gibi kelimelerin esiri olmamış, çevrenizden bihaber, beyni alınmış mankut gibi sadece işe doğru yürüyorsunuzdur.. Annenizin kapının girişine astığı, sizin de her sabah bilinçsiz bir alışkanlık olarak yanınıza aldığınız, siz aç kalmayın diye, içinde peynir, domates, biber olan ekmek poşeti elinizde iken, işyerinden içeri adım atıyorsunuz.. İşte tam o sırada, yeni demlenen çayın kokusu burnunuza, ordan da kalbinize gelir.. İşte o çay, hayatı güzel kılan şeylerden biridir..

 

Kız Tavlama Sanatı Kitabım Nerede..?

Çok uzun bir zaman nihayetinde, bir devir daha hüsranla son buldu..

Bu yaştan sonra işin yoksa; tozlu rafların arasından Kız Tavlama Sanatı kitabını bul.. Oku.. Tatbik et.. Birine yeniden kalp çarpıntısı oluşsun.. Ona güven ver.. Sohbet et.. İlgi göster.. Kalbini kazan.. Oooo.. Ölme <Çocuk> ölme..

Zor Eylemlerin Basit Söylenişi..

"Ölmek" , "öldürmek" eylemleri o kadar basitmiş gibi geliyor ki son zamanlarda.. Artık Allah'tan ne kadar uzaklaşmışsam.. Tutunmak için aradığım her ne varsa elimden kaçıp gidiyor..

...Ama biliyorum; ben, tüm bunları ve hatta daha fazlasını hakettim..





Sünepe..

Eve giresim gelmiyor son günlerde.. Hava güzelse, parklarda, bahçelerde, sokaklarda geziniyorum.. Hava soğuksa soluğu AVM'lerde alıyorum.. 

Sünepe gibi dolaşmayı iyiden iyiye öğreniyorum..



Yıllık İzin Biter..

Yedi günlük yıllık izin sonrası yeniden işe başlamak çok zor oluyor gerçekten.. 

Bu yıllık izinde, bir kez daha anladım ki; Şehr-i İstanbul çok güzel bir şehir.. Tadına doyum olmuyor bu şehrin.. Hele ki gittiğim o yer : Deniz manzaralı, yeşil alan.. Sana doyum olmuyor en koca İstanbul.. Verdiğin huzuru özlemişim.. Başkalarının yaşattığı tüm o kötü günlere ve kalp kırıklığına rağmen bana gülümsemeni özlemişim..