Kitabı Kırmızı Donunla Oku..

Yılbaşı gecesi, kırmızı don giyinerek, o kırmızı don sayesinde bütün bir yılın kendisi için şanslı geçeceğini düşünen insanlara; gel de "kitap oku" de..




Şeytan Bile Kıskanır Oldu Şeytanlığımızı..

Üvey çocuklarına işkence yapan kadının durumunu günlerdir izliyoruz.. Ne büyük bir vahşet değil mi..? Bunun annelik duygusayla, kadınlıkla, cinsiyetle hiç ilgisi yok inanın.. "Merhamet, vicdan, Allah korkusu" gibi kavramlar yoksa bir insanda, o insan, küçük bir garibana, her türlü aşağılıklığı yapacak seviyeye düşer..


Hemen hepimiz, o küçük çocuğa yapılan işkenceyi, gözlerimiz dolu dolu izledik.. Kadına beddua ettik, hakaret ettik, en ağır cezayı almasını istedik.. Evet ama bizler ne kadar merhametliyiz ki, merhametten yoksun bir insanın durumunu böyle gözlerimiz dolarak seyredebiliyoruz..?

 ................


 Allah rızası için, çocuklara merhametli olmayı öğretin.. Çocuklarınızın yanında sizler merhametli olun ki, onlar da ileride durum ne olursa olsun merhametli olmanın güzelliğine erişebilsinler..



Farkındasınız değil mi; tertemiz bir ruhla dünyaya gelen çocuklarımızı, canavarlaştıran bizleriz.. Ne ekersek onu biçiyoruz.. Çok şey değil; çocuklara empati kurmayı öğretmek... Bir film izlerken ağlamaktan çekinmeyin.. Dünyanın bir ucunda, zorda kalmış bir insanı gördüğünüzde, çocuklarınızın yanında ne kadar üzüldüğünüzü hissettirin.. Birşeyler yapmak için çaba gösterin ve çocuklarınıza bu iş için görev ve sorumluluk verin.. Paylaşmayı öğretin, sevmeyi öğretin, Allah rızası için artık çocuklarınıza merhametli olmayı öğretin.. Öğretin ki; ileride böyle cani ruhlu insan olmasınlar, bizler de gözlerimiz dolarak böyle videoları seyretmek zorunda kalmayalım..


Demem o ki...
El-Hakk!
Şu hale bak...

Şeytan bile kıskanır oldu şeytanlığımızı..




Camii Minaresini Yılbaşı İçin Süslemek..

İki gün önce idi.. Mevlit kandili gecesi.. Ben, esas mesleğim olan ayakçılık işini yaptıktan sonra eve dönüyordum.. Trafik yoğundu.. Akşam ezanı 10 dakika önce okunmuş, ben dolmuşun camına kafamı koymuş, trafiğin açılmasını bekliyordum..


...Hemen arkamda, bir anne ve bu annenin henüz 3 veya 4 yaşında olan küçük kızı vardı.. Küçük kızın yüzünü göremiyordum ama sesi, dünyadaki en güzel seslerden biriydi.. Kandil günü olması münasebetiyle, camiinin minaresindeki ışıklar yeşil yanıyordu.. O küçük kız, annesine, "Anne bak, camiiyi yeşil renkli yapmışlar, yılbaşı için süslemişler" dedi.. Bu cümleyi o kadar tatlı bir edayla söyledi ki; birkaç kişinin sesli olarak gülümsediğini duydum.. Küçük kızın annesi de, kızın merakını geçiştirmek için "Hı hı, evet kızım ama sessiz konuş" dedi..


Ne tuhaf bir hayat yaşıyoruz değil mi..? Ne olduğumuzu bilmeden, her tarafa meyleden yuvarlak bir hayat bizimkisi.. İyi insan mıyız, kötü mü, bilmiyoruz.. Müslüman mıyız, münafık mı, belli değil.. Sağcı gibi görünüp sol bir hayat yaşıyor veya solcu gibi görünüp sağ değerleri benimsiyoruz.. Söylediklerimizle yaptıklarımız tezat içinde.. "Bir fikrim,düşüncem, ülküm var" diyoruz ama düşündüğümüz gibi yaşamamak konusunda ihtisas yapmış durumdayız.. Her şeyi söylemde bırakıyoruz..


Düşünsenize, müslüman bir anne ve babadan olma küçük bir çocuk, camii minaresindeki ışıkları yılbaşına bağlayabiliyor.. "Hz.Muhammed (s.a.v.) kimdir..? " sorusuna ne cevap vereceğini bilmeyen çocuklarımız, "Noel Baba kimdir..? " sorusunu gayet güzel bir şekilde cevap verebiliyor..


...Artık nasıl bir hayat yaşıyor, çevremizi ve hatta kendimizi nasıl sevmiyorsak; bizden başka olan tüm insanlara özeniyor, onlar gibi olmak için çaba sarfediyor, onlar gibi olduktan sonra da kendimiz gibi olmak için gayret gösteriyoruz.. Müslüman gibi görünüyor, münafık hayatı sonuna kadar yaşıyoruz, yaşadıklarımız ile düşündüklerimizin ne kadar tezat olduğunu görmeden yaptığımız herşeyi bir şekilde savunabiliyor, bizden olmayanlara özeniyor ama ayrıca bizden olmayanları hicvedebiliyor, tüm bu karışıklıklar içinde ne yaptığımızı bilmeden yaşayıp gidiyoruz..


Hz.Muhammed (s.a.v)'i tanımayıp Noel Baba'yı tanıyan çocuklarımız, camiileri yılbaşı için süslüyorlar; biz de gülümseyerek seyrediyoruz..

56 Gün..

Tamı tamına 4 büyük, 3 küçük olmak üzere toplam 7 ameliyat geçirdikten sonra ve ellialtı günün ardından; Allah izin verdi ve nihayet babamı taburcu ettik.. Elhamdülillah..


Yine iyi değil, yine ameliyat yeri kapanmadı, yine sıvı geliyor, yine güçsüz ama nihayet eve gelebilecek duruma geldi.. Şükür Rabb'im..

Bu mübarek gün, bayramım olsun benim.. 

Cevabını Bilmediğim Soru..

Cevabını veremediğim, düşündüğümde çözemediğim bir durum ve soru var...


Ya şuan yaşamıyorum ben veya bundan önce yaşamıyordum da şimdi yaşamaya başladım..




Şuan yaşıyor muyum ben, yoksa daha önce yaşıyordum da şimdi yaşamadığımı mı fark etmeye başladım..?