Cesedimi Varile Koydu Sevdiğini Söyleyen Adam..

Öldürdüler beni..

Beni sevdiğini söyleyen bir adam, hunharca katletti gençliğimi.. Cesedimi bir varile koyup, üzerime beton döktü..

................

Bırakın artık tüm işi, gücü.. Sevgiyi, merhameti, vicdanı boşverin.. Bir varile koyup, beton döküyorlar tüm dünyanın üstüne.. Sevmesin artık kimse, kimseyi..  İnsanlar, artık kirlettikleri bu güzel dünyada yaşamasınlar.. Kirletmesinler tüm güzel hisleri.. Öldürmesinler Pınar Gültekin'leri..




Ev İşi Tembeli..

Bir kez daha anladım ki, "ev işi" adı altında ne varsa, benim yapabileceğim bir şey değil.. Yemek yapmak da, temizlik de zerre kadar ilgimi çeken eylemler değil.. Ev toz içinde ama ayağa kalkmak bile işkence gibi geliyor.. Açlıktan ölüyorum ama kalkıp iki yumurta bile kıramayacak kadar üşengeçim..

Ben, ev işleri konusunda niye bu kadar üşengecim..? Niye küçükken bu konuda eğitilmedim de hep hazıra kondum ki..!

Şimdi mercimek çorbası içmek vardı.. Yanında pilav, pilav tabağının yan tarafında sarma..  Birkaç saat sonra çay demlemek, çay içerken börek yemek vardı..

Çekyatta uzanıp, televizyon seyrederken, yemek hâyâli kuruyor, iyice kendimi acıktırıyorum.. Oysa kalkıp hâyâlini kurduğum şeyleri yapmak için hiçbir engelim yok.. Sadece tembellik ve ev işi yapmama isteği tutuyor beni.. Sahiden böyle biri olmak istemezdim.. Bazen kalkıp bir şeyler yapmaya niyetleniyorum, hemen aklıma bulaşık gelince vazgeçiyorum.. Böyle biri olmasaydım keşke..

Sevgili hatunlar, değerli herifler; siz, siz olun, evlatlarınızı cinsiyet ayrımı yapmadan, küçükken ev işleri yapma konusunda özendirin ve hatta zorlayın.. İleride benim gibi olmasın hiçbir çocuk.. Emin olun, siz yokken, çocuklarınızın televizyon karşısında yemek hâyâli kurmasını istemezsiniz..



Ondört Gün..

Ondört gün boyunca evde kafayı yemeden yaşayabilirsem, daha da başka bir durum için korkmayın benden..



Yok Yok Yok..!

İçimden soru soruyorum.. Verdiğim cevaplar hep aynı..

-- Hiç değilse günübirlik denize gideyim mi..?
 +Gidemem, arabam yok..

-- Uzaktaki o akrabayı ziyaret edeyim mi..?
+Edemem, arabam yok..

-- Gece, gezineyim mi, deniz kenarında tur atayım mı..?
+Çıkamam, arabam yok..

Yok yok yok.. Eve mahkûmum ben.. Güzel günlere adım atmak istiyorum; tek bahanem olan arabam yok..






Yalnız ve Kahvaltısız..

Sanırım hayatımdaki en zor günler, pazar sabahları..



Saçlarından Tenine, Teninden Kalbime Düşen Damlalar..

Banyodan sonra üzerine havlu alıp uzanıyorsun ya hani..

...Hani ıslak saçlarından, beyaz tenine, omuzlarına ve boynuna damlalar düşüyor ya...

Hani yumuşamış bedenin, pamuk şekeri kıvamındaki ruhun, uykudan kapanmak üzere olan gözlerinle bana bakıyor ve tebessüm ediyorsun ya...

Ben senin en çok o hâlini seviyor ve yanında iken en fazla o ân huzur buluyorum..

Saçlarından düşen damlalar, ruhumda huzur oluyorlar..



Kısa Süreli Çözümler..

Dertlerimi sevmeye başladıktan sonra derdim kalmadı benim..



Kalbe Sızı Veren Türküler..

Yıllar yıllar evveldi.. Daha yeni yetme bir veletken gelmek zorunda kalmıştım Şehr-i İstanbul'a.. Filmlerde izlediğimiz gibi bu şehre gelip, deniz kenarında kollarımı açıp "Seni yeneceğim İstanbul" diye bağırmadım.. Çünkü bu şehirde yaşamayı hiç istemiyordum.. İstanbul'u yenmek ne haddime, yenilmeyeyim başka bir isteğim yoktu..

Geldikten birkaç hafta sonraydı.. Bir tren vagonunda, hiç kimse yokken, bağıra bağıra ve gözyaşlarımın üstüme düşmesine engel olamadan Zeki Müren'in ses tonuyla söylemiştim o türküyü.. Günler boyu süren güçsüzlüğüm, yabancılığım, garipliğim, çaresizliğim ve yalnızlığım, 'gözyaşı' adı altında akmıştı gözlerimden.. 

Aradan yıllar geçti.. Zoraki geldiğim, sevmediğim Şehr-i İstanbul'u sevmeye, benimsemeye, ona aidiyet hissetmeye başladım.. Unuttum mazide bana yaşattığı o yalnızlık hissini; her bir durumuna sevdalanmaya başladım.. 

... Ve yıllar sonra bugün, yine bir tren vagonunda, yıllar önce gözyaşı dökerek söylediğim o türküyü bir başkası söyledi bana.. Duyduğumda, yıllar önce kalbimde hissettiğim o sızıyı hissettim yine.. 

Sizi hiç mutluluğuma ortak edemiyorum belki ama gelin yıllardır kalbimi sızlatan o türküyü dinleyerek sızıma ortak olun benim..


Gurbette ömrüm geçecek
Bir dаrаcık yerim de yok
Oturup derdim dökecek
Bir vefаlı yаrim de yok


Amаn аmаn аmаn аmаn
Bir vefаlı yаrim de yok

Gönlüm bir güzele düştü
Sаrf edecek mаlım dа yok
Özendim derviş olmаyа
Hırkа ile şаlım dа yok


Amаn аmаn аmаn аmаn
Hırkа ile şаlım dа yok...

Dünyа derler o dа fаni
Veren аlır tаtlı cаnı
Hаstа düştüm ilаç hаni
Bir yudum su verenim yok


Amаn аmаn аmаn аmаn
Bir yudum su verenim yok


...........................................
Eda Baba'dan dinleyin..

Sıcak Hava Karamsarlığı..

Ben artık sabahları kahvaltı hazırlamaktan bıktım..

Yemek yeme zorunluluğundan ve yemek yapma derdinden bıktım..

Herhangi bir işi ifa etmekten bıktım..

Terlemekten bıktım..

Yalnız kalmaktan bıktım..

Daha yüzlerce, binlerce şeyden bıktım..

Hayat dört dörtlük olsun ve ben hep hazıra konayım istiyorum..



Uyandırma Servisi..

Her sabah, böyle uyandırılmak güzel olurdu doğrusu..

Yeni Düzen..

Hoşgeldin yeni yemek düzenim..

İşten eve dönünce, yoğurt ve iki dilim ekmek.. Akşam saat dokuz gibi de çekirdek.. Tabii sıcak hava sebebiyle bol bol terleyip, ev içinde donla dolaşmak da cabası..

10 kilo kadar zayıflasam olmaz mı ya..?

Sadakat..

Dün gece, gözümden uyku aksa da, öyle edepsiz bir sohbetin içindeydim ki, biten birçok duygu gibi sadakatimin de tamamen bittiğini anladım..

Bilgin olsun, ben artık sana sadık bir erkek değilim..