Yarım Adam..

Daha önce yazmıştım, yine yazayım..

İstanbul gibi bir yerde, kırk yaşını geçmiş bir adamın arabası yoksa, o adam her yönden yarım bir adamdır..

İşte ben o tarif ettiğim yarım adamım..

 Beni yarım adam olmak zorunda bırakan bu düzenin de, bu sistemin de ...................... !



Lafta Kalır Her Şey..

Bakmayın insanların uzaktan kurduğu beylik cümlelerine, olumlu laflarına, kedi yavrusu tavırlarına, herkese uzattığı zeytin dallarına.. İş ciddiye binince, inat, gurur ve kibir girer devreye..



Sanane..

İlişkilerde söylenmemesi gereken bir kelime vardır : "Sanane?"

Düşünsenize, bir sevgiliniz var, onunla bir yola girmişsiniz, hemen her şeyini bilmek istiyorsunuz.. Onu daha iyi tanımak, onun hakkında bilgi edinmek ve bundan sonraki dönemlerde onun hayatı hakkında farkında olmak için soru soruyorsunuz.. Sorunuza cevap olarak, "sanane?" diyor.. Ne kadar kötü bir durum değil mi..? 

Bu "sanane?" öyle bir şey ki, aranıza aşılmaz duvarlar örer.. İlişkiye resmiyet katar.. Sıcaklığı, samimiyeti öldürür.. "Sanane" diyerek esasında "Haddini bil, sen kimsin ki bunu sorabiliyorsun?" demek ister.. Ve bu da ilişkide büyük bir yara açar..

Hele hele karı kocanın birbirine "sanane" demesini asla anlayamam.. Elbetteki her insan farklıdır.. Elbetteki her bireyin hayatı, düşünce yapısı, estetik anlayışı, istekleri ve hâyâlleri farklıdır.. Ama karı kocanın birbirine "sanane" demesi, büyük, çok büyük sorundur..

Demem o ki, şu kelimeyi sevdiğiniz insanlar için kullanmayın be.. Gerek yok... Cidden hiç hoş bir kelime değil.. Sevdiğiniz insana, bu kadar basit biriymiş gibi hissettirmeyin..



Göründüğü Kadar Basit Değil..

Bu akşam, komşunun oğlunun sünnet düğünü vardı.. Günler öncesinden davetiye göndermişti.. Apartmandaki herkes gitti.. Ben gitmedim.. Gitmeden önce pişman olacağımı bile bile gitmedim.. Ve tabii ki pişman oldum..

Gitmedim çünkü arabam yoktu.. Haa taksiyle gidemez miydim..? Giderdim elbet ama bu defa da bir düğüne yalnız  gitmenin benim ruhumda açtığı yaraları bildiğim için aynı hisleri yaşamaktan korktum..

Aslında ne kadar basit değil mi..? Altı üstü komşunun çocuğunun sünnet düğünü.. Gideceksin, görüneceksin, 10 dakika duracak, takını takacak ve çıkıp geleceksin.. Basit görünüyor.. Gel gör ki, o kadar basit değil her şey.. Maziden kalan yaraların çıkıyor gün yüzüne.. 

Benim arabam yok.. Araba kullanamayacağımı söylüyor doktorlar.. Ve benim bir düğüne katılabilecek kimsem de yok.. Bugüne kadar hep birilerinin yanında sığıntı olarak gittim bu tür organizasyonlara.. Bugün de sığıntı olmaya cesaret edemedim işte..

O kadar basit değil yani.. Yaraları olan sığıntı biri, birden karakteri olan bir birey olup da insan içine çıkamıyor..