"Okumanın Yaşı Yok" Klişesi Örneği Oldum..

Size üniversite sınavına girdiğimi söylemiş miydim..?

İşyeri için 2 yıllık teknik bir okul bitirmem gerekiyordu.. Taban puanların da kaldırılmasını fırsat bilerek TYT sınavına başvurdum.. 

Sınav öncesi çalışmadım...Hoş çalışsam da bir şey anlamayacağımı biliyordum.. Sadece eski sınavların testlerinden çözdüm.. 

Sınav günü geldiğinde, neredeyse sınava bile gitmeyecektim.. Neyse ki "madem para verdim, hiç değilse gideyim" diyecek kadar paragöz biriyim de sınava gidiverdim bu sayede.. Sonra sınav başladı.. Allah'ım, okuyorum, okuyorum; okuduğumu bir türlü anlamıyorum.. Sınavın bitmesine yarım saat kaldı; ben hâlâ sosyal sorularını çözüyorum.. Sayısala zaman bile kalmadı.. Hoş kalsa bile zerre kadar sayısaldan anlayan biri değilim ya.. Neyse..

Sınav bitti.. Akşam tüm ablalar, yeğenler bizde.. Yeğenlerden ikisi de sınava girmiş.. Kendi aralarında "şu soruya ne yaptın, bu soruya ne yaptın?" deyip değerlendirme yapıyorlar.. Ben sohbete karışamıyorum çünkü ne soruları hatırlıyorum ne de ne cevap verdiğimi.. "Allah'ım çok kolaydı ya, çok iyi puan alacağım " dedi yeğenlerden birisi.. Ben bunu duyunca iyice sindim..

Sonra bilmem ne kadar süre geçti, sonuçlar açıklandı.. 341 puan almışım.. Türkiye'nin 449 bininci kişisi olmuşum.. Türkçe'den 7 yanlış, tarih+din+felsefe grubunda sadece 1 yanlış var.. Süre yetiremediğim ve tamamen salladığım matematikten 7 doğru 2 yanlış yapmışım, fenden ise 1 doğru, 4 yanlışım var.. Beklediğimin çok üstünde puan geldiği için o gün bendeki keyfi görmeniz lazımdı.. Hatta 'neden 4 yıllık üniversite kazanmak için girilen AYT sınavına girmedim' diye dövündüm durdum.. Sınav gününün akşamı benim moralimi yer ile yeksan eden eşek sıpası yeğenlerim ise benden çok çok aşağıda puanlar aldılar.. Tabii bu defa da ben onların üstüne gittim; onları sindirip intikamımı aldım..

Puanım iyiydi.. İstanbul'daki üniversiteleri de kazanabiliyordum.. Bu puanı lise bitince bile alamamıştım.. Lise bittikten yaklaşık 25 sene sonra, üstelik hiç çalışmadan, böyle bir puan almak ciddi anlamda mutlu etti beni.. 

Puan iyi olunca, işimi aksatmayacak şekilde, İstanbul'daki üniversitelerin teknik bölümlerini incelemeye koyuldum.. Elimde iki seçenek vardı: Cerrahpaşa ve Marmara üniversiteleri.. Cerrahpaşa'da teknik okulların ikinci öğretimi yok.. Marmara Üniversitesi'nde ikinci öğretim olarak  Bilgisayar Programcılığı ve Elektronik Haberleşme Teknolojisi var.. Bilgisayar Programcılığı'na puanım yetiyor ama sıralamam yetmiyordu.. Yine de 1.tercih olarak onu yazdım.. Elektronik ve Haberleşme Teknolojisinin hocalarıyla konuştum.. İkinci öğretim uygundu ancak okul Kartal'da idi.. Ders başlama saati ise 15 olunca, işyerinin mesai saatleri ile çakışıyordu.. Hocalar belki izin verirdi ama kimseye böyle bir şey için ağız eğemeyecek kadar gururlu ve kibirli olduğumdan o seçenekten de vazgeçtim.. Geriye İstanbul'a en yakın yer olan Sakarya Üniversitesi Elektronik Teknolojisi bölümü uzaktan eğitim seçeneği kaldı.. Aslında özel üniversiteleri de tam burslu kazanıyordum ama dersten veya sınıftan kalırsam ve bursumu kaybedersem diye korktuğum için hiç tercih etmedim..

Neyse efendim lafı çok uzatmayayım; ikinci tercihim olan Sakarya Üniversitesi'ni kazandım.. Ve bugün 24 Ağustos 2022 tarihinde SAÜ öğrencisi olarak kaydımı yaptırdım.. 

E-devlet üzerinden de kayıt yapılıyordu ama ben yaşlı olduğum için 2008 yılı öncesi lise mezunlarının kayıtları sistemde olmadığından, bizzat Adapazarı'na giderek, kampüs havası aldım ve okul kaydımı yaptırmış oldum.. 

Şimdi İstanbul yolundayım.. Raylarda akıp giden trenin üçüncü vagonunun 15 numaralı koltuğunda oturmuş, hem bu satırları yazıyor hem de kulağımdaki kulaklıktan gelen eşssiz şarkı ve türkülere eşlik ediyorum.. 

Gün içinde koşturdum, aşırı sıcak ve nem yüzünden terden sırılsıklam oldum ve belki de hiç bitiremeyeceğim bir okula kaydoldum ama kırk yaşını geçmişken öğrenci olmanın coşkusu var üzerimde.. 

Bu sınav sayesinde özgüven kazandım ya, biri beni ders çalıştırsa, soruları hızlı çözüp biraz da sayısal yapabilsem, seneye hukuk için uğraşacağım.. Kim bilir belki de kırk yaşından sonra Rabb'im de nefes verirse, hâyâlimdeki okulu kazanma fırsatını elde etmiş olacağım.. 

Neyse işte.. Demem o ki ben artık öğrenciyim.. Ücretleri öğrenci tarifesinden vereceğim.. Siz de burs verin bana.. Öğrenci adam her zaman açtır; çay, çorba, yemek ısmarlayın.. Agucuk gugucuk yapın.. İlgi gösterin.. Gençlik aşısı tutsun diye, sanki yeni yetme bir veletmişim gibi el üstünde tutun.. 




0 Yorum:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.