İnsanlarla iletişim kurunca farklı oluyorum ben.. Birileriyle buluşunca, sohbet edince, espriler yapınca, bir şeyler anlatınca veya dinleyince farklı oluyorum.. Hoş oluyor yani..
Dört Parmağın Dördü de Bir Değil ki..
Florya'da denize tepeden bakan bir avm'de oturup sohbet ediyor, çay yudumluyorduk.. İnsanların farklı karakterde olduğunu, aile bireylerin bazılarının kendisine yanlış şeyler yaptığını anlatıyordu.. "Beş parmağın beşi de bir değil ki" deyimini bana uyarlayarak, o kadar doğal ve içten bir şekilde, "dört parmağın dördü de bir değil" dedi ki.. Araya girmeden onu dinlemeye devam ettim.. O, bana uyarladığı deyimi fark etmedim sandı ama esasında içten içe o kadar hoşuma gitmiști ki.. İster istemez birkaç saniye sonra tebessüm ettim.. "N'oldu?" dedi.. "Hiiçç" dedim.. "Ya sen beni dinlemiyor musun?" dedi.. "Aksine tüm dikkatim sende" dedim.. Sahiden tüm dikkatimi üzerine çekebilmiști..
21 Aralık..
Sen doğdun ya, dünya güzelleşti benim için.. Eksiktim, tamamladın beni.. Kibirliydim, tevazu sahibi ettin.. Dediğim dedik biriydim, dediğinle anlam bulmaya başladım.. Hayranım sana kadın.. Vicdanına, zekâna, azmine, hayata tutunma çabana, olumsuzluklarla baş etme gücüne, iletişim şekline, bilgine, statüne, herkesi kendine hayran bırakma yeteneğine hayranım..
Sen doğdun ya, dünya güzelleşti benim için.. Özgüven aşıladın bana.. Hâyâl kurmaya başladım varlığınla.. Kendini sevmediğin ânlarda bile, ne kadar sevilecek bir kadın olduğunu hissettim içimde.. Bakışlarınla ruhuma dokundun, yüzünü gördükçe kalbimde kelebekler uçușturdun...
Doğumun bir müjde oldu bana.. Anlam kattın şu anlamsız varlığıma.. Kendimi fazlalık hissettiğim şu dünyada, gerekliliğimi hissettirdin bana..
Sen doğdun ya, dünya rengarenk bir yer oldu seninle.. Hoșgeldin dünyamıza tüm renklerinle..
Kapalı Havanın Yalnız Ruhu..
Hava kapalı ve ben yalnızım.. Gökyüzünü kaplayan yağmur bulutları, ruhumu da kaplamış gibi.. Sürekli gök gürültülü yağmur yağıyor ruhuma.. Ne arayanım var, ne soranım.. Kimsenin aklına gelmiyorum.. Kimse özlem duymuyor yokluğuma.. Varken yok olmaya mahkûm edilmiş bir günahkârım işte..
...
Bu yağmurda, bunca insan nereye gidiyor Allah âșkına..? Nasıl çıkabiliyorlar battaniyenin altından..? Nasıl cesaret ediyorlar insan içine çıkmaya..? Nasıl bu kadar gülümseyebiliyor, birbirleriyle sohbet edecek ne buluyorlar..? Yağmur bulutları, sadece benim şehrimde ve benim ruhumda mı var yoksa..? Bunca insan, ıslanmaktan korkmadan nasıl yürüyebiliyorlar..?
...
Hava kapalı ve ben yalnızım.. Herkes mutluluk içinde gezerken, ben bu dünyanın hüzünlerine hapsoldum.. Artık ne şiirler etkiliyor beni ne de türkülerin tadı eskisi gibi.. Yaşamak nefes almaksa yaşıyorum.. Hüzün bulutlarına hapsolmuş ruhuma her gün ağıtlar yakıyorum..
Susmak Mı, Dile Getirmek Mi..?
Yağmur Bulutlarının Olduğu Yerde Güneş Açtı..
Bakmayın Șehr-i İstanbul'da yağmur yağdığına, şehrin üstünü kapkara bulutların kapladığına.. "En sevdiğin çikolatanın Ülker Çikolatalı Gofret olduğunu söylemiştin değil mi?" deyip çantasından gofret çıkaran ve gülümseyerek sana uzatan insanların olduğu yerde, kara bulutlar yerini güneşlere bırakır..
Korkuyorum..
Sen her defasında başka kollara iterken beni,
beni sahiplenmene o kadar ihtiyacım var ki..
"Bu herif benimdir" deyip tüm insanlara meydan okumanı öyle çok arzuluyorum ki..
Çok korkuyorum nefsime yenilip de bu savaşı kaybedeceğim diye.. Çok korkuyorum seninle ilgili kurduğum tüm hâyâlleri başkasıyla yaşayacağım diye.. Savunmana, sevmene, meydan okumana, sahiplenmene, güçsüzlüğümü görüp de bana güç vermene o kadar ihtiyacım var ki..
İnsanlar tuhaf bakıyor, tuhaf şeyler söylüyor bana.. "Ben buradayım!" demene ihtiyacım var, anlasana.. Korkuyorum, yıllarca biriktirdiğim korkuların esiri olacağım diye.. Korkuyorum, sen varken sensiz mutlu olacağım diye..
Biliyorum, Benden Adım Bekliyorsun..
Biliyorum, benden adım bekliyorsun..? Söylediklerin, davranışların hep bunu gösteriyor.. Salağa yatıyorum diye anlamıyor muyum sanıyorsun..? Anlıyorum.. Lakin...
Sanıyorsun ki, gülüyorum, espriler yapıyorum diye vurdumduymaz ve pozitif biriyim.. Öyle değilim, emin ol.. Korkuyorum en başta.. Çok korkuyorum hem de.. Ruhum karanlık bir dipsiz kuyu içinde.. Tedirginliklerim, çekincelerim, kafaya taktığım onlarca şey var benim.. Kalbimi yıllar önce sahiplendirdim; hâlâ geriye alabilmiş değilim..
Sen âtiyi düşünüyor, ona göre konuşuyor, eylemlerini ona göre organize ediyorsun.. Ben mazide kaldım, ondan bir türlü kopamıyorum.. Dünle yaşıyor, dünü düşünüyor, dünün varlığı ile nefes alıyorum.. Sanki yarınlarda bana ait hiçbir şey yokmuş gibi, hayatımın her ânında dünde kalmışım gibi..
Biliyorum, benden adım bekliyorsun.. Adımlarım dünde kaldı, anlıyor musun..?