Benim Yerim..

Benim yerim, büyük kalabalığın içinde saklanabileceğim Şehr-i İstanbul..

Tanıdık hiç kimse olmasın hayatımda.. Cevap veremediğim sorular sormasınlar bana.. Amcamın evinden, sorulardan kaçmak için ayrılmak zorunda kalmayayım.. Yıllar evvel ölen o gencin çektiklerini bir kez daha yaşamayayım.. İçimde, her gün bir kez daha kanayan yarayı kimseye kaşıtmayayım..

Benim yerim Şehr-i İstanbul.. Artık buraya ve bu insanlara ait hissetmiyorum kendimi.. Çocukluğumun bittiği gün masumiyetimi ve ata toprağı olan bu şehre olan aidiyetimi kaybettim..

Yıllar evvel selâsını okudular umudumun; bu sebeple hep olmayacak hâyâllerin peşinde koşuyorum..





Geç Kalınmış Hayatın Korkuları..

Memleketteyim..

Sabah yedibuçuk-sekiz gibi uyanıyorum.. Gece oniki gibi uyuyorum..

Uyanıp uyuduğum vakte kadar tek konu benim evlenmem gerektiği, bu iş için çok geç kaldığım ama artık vakit kaybetmemem gerektiği üzerine verilen öğütler.. Kimi bakkalın dini bütün kızından bahsediyor, kimi köyde yaşayan uzak akrabanın kızından.. Bugün en son, ağır hastalığı sebebiyle memlekete gelmemize sebep olan amcam, beni mutfakta tek yakalayarak bakkalın kızından bahsetti..

Evlenmek istiyor muyum..? Artık kesinlikle evet.. Ama Allah da biliyor ya evlenme isteğimin ana kaynağı, Rabb'im nasip ederse evlat sahibi olmak.. Bu sebeple hiç tanımadığım biriyle evlenme olayına sıcak bakıyorum..

Peki söylenen kişilerle tanışmak istiyor muyum..? İşte bu sorunun cevabı biraz karışık.. İstiyorum ama korkuyorum, cesaret edemiyorum.. Reddedilme korkusu içimi öyle bir kaplamış ve yıllar önce ailesiyle tanıştığım kızın ailesinin davranışları öyle bir canımı yakmış ki; şimdi cesaret edip de bir adım dahi atamıyorum.. Ayrıca bir de sanırım büyük bir kibir sahibiyim.. Reddedilme durumu kibrimi yaralayacak diye korkuyorum..

Tüm bunların haricinde akrabaların benimle ilgili ortak konusunun bu olması da ayrıca can sıkıcı bir durum.. Hele hele bir yakınımın beni bir köşeye çekip cinsellikle ilgili bir sorunumun olup-olmadığını sorması ayrıca içler acısı bir durum.. Sanki çok talip var da ben evlenmiyorum; evlenmiyorsam bazı gizli sorunlarım varmış gibi düşünülüyor.. Bu bile düşünülüyorsa, gizli kapılar arkasında kim bilir daha neler söyleniyordur..

Çoğu zaman bana pek öyle gelmiyordu ama bu sene kesin olarak kanıtlandı ki; ben bu hayata geç kaldım..




Tavukların .ötünü Bekleyen Yumurta Sevdalısı..

Canım memleketimde her şey bıraktığım gibi.. Yine herkes birbirinin kuyusunu kazıyor, basit şeyler sebebiyle küslükler oluyor, dedikodu kazanı her saniye fokur fokur kaynıyor.. Anladığım kadarıyla herkes her konuda haklı.. O ân ortamda kim yoksa, o kişi haksız.. Ama o arkasından suçlanan kişi ortama gelince, her söylenen unutuluyor, dostluk kardeşlik mesajları havalarda uçuşuyor..

Ben mi.. ? Ben yine takıntılarımla boğuşuyorum.. İlk günler, herkesin beni "Covid-19 Virüsünün Resmi Temsilcisi" olarak görmesine alıştım; şimdi de tavukları takıntı hâline getirdim..

Ben gelmeden önce, kümeste, romantik mum ışığında arpa-buğday yeyip sabaha kadar sevişen ve sabah da organik yumurtalar ile gecenin meyvesini veren tavuklar, ben geldikten sonra yumurtlamaz oldular.. Şuan organik iki yumurta yiyeyim diye, tavukların .ötünü bekliyor, horoz işini iyi yapsın diye kuvvet macunu yediriyor, tavuklar havaya girsin diye saçlarını boyuyor, pedikür/manikür yapıyorum..



İçimizdeki Virüs..

Eğer Batı'da, herhangi bir yerde yaşıyorsanız, siz, siz olun, sıla-i râhim yapmak için evinizden ayrılmayın.. Minik bir fırsat buldum ve memlekete geldim; önceki senelerde, beni kırmızı halı ile kapıda bekleyenler, şimdi perde arasından bakıyor, öcü görmüş masum bebek gibi korkup uzak duruyor..

Zannedersin virüsün yeryüzüne yayılmasının sebebi benim.. "İstanbul" ismini duyan, Çin'in Wuhan şehrinin ismini duymuş gibi oluyor.. Öyle tepki veriyorlar ki, ben bile ister istemez kendimden şüphe duymaya başladım.. Ne olur ne olmaz diye, az sonra 400 ml 80 derece kolonya içeceğim.. Eğer ölmezsem, umarım bundan sonra normal davranırlar.. Yine normal davranmazlarsa, bu defa 5 litrelik dezenfektan içeceğim.. Yeter ki, insanlar normal davransınlar, yabancılık hissettirmesinler..

Yolcu..

Eee o zaman ben memlekete kadar gidip geleyim..

Çayı demleyin siz, Allah nasip etmişse gelirim; nasipte yoksa yapacak bir şey yok..

Hadi selametle, dualarda buluşalım olmaz mı..?


Uyumak için Uyanan Hâyâl Satıcısı..

Âtiyle ilgili bütün güzel hâyâllerimi, gözlerimi açamamacasına bir uykuya sattım.. Yorgunluğun, bitkinliğin, uyku hâlinin, sıcak havanın ruhu herc'ümerc edişinin destanını yazıyorum..

...Evet, her sabah, tüm gün uyumak için yeniden uyanıyorum..





Gökyüzünün Renkleri Solunca, Sığındım Allah'a..

Eee şimdi ne olacak peki..?

Bir karar almak zorunda kaldım tamam da bundan sonrası için hiç plânım yok ki benim.. Ben, yıllardır hep aynı şekilde, aynı düşünceler içinde, aynı gökyüzüne sevdalı olarak yaşadım; daha önce rengarenk olan gökyüzü şimdi kararınca, nereye bakacağımı bilemem ki..

... Ama madem bir karar aldım; Sen azmimi, irademi kaybettirip de, duygularımın esiri olmama fırsat verme Allah'ım.. İçimdeki bu büyük boşluk hissini, Sen'in sevginle doldur da razı olduğun bir hayat yaşamayı, huzurun ve mutluluğun beni esir aldığı bir ömre kendimi adamayı nasip et..

Haydi bismillah..



Bu Kaçıncı Yok Oluş..?

Sanırım hâyâl kurma sebebim ;
her defasında yok oluşunu seyretmek ve üzülmek için..