Uçuk Kaçık..

Varken kıymeti bilinmez bir şeymiş sağlık.. Kimseye muhtaç olmadan bir yaşam sürmenin kıymetini bir türlü anlamazmışız.. Doğarken bize bahşedilen görme, duyma, yürüme, vb yetilerin ne kadar önemli olduğunu hiç fark edemezmişiz.. Ne zaman ki elden gider, o zaman kıymetini anlarmışız.. 

Sağlık gibi, hayatımızdaki değerli insanların kıymetini de onlar yokken anlayabiliyoruz.. Yani biz insanoğlu, bizde var olan hiçbir şeyin kıymetini bir türlü idrak edemiyoruz..

Ben de birçok insan gibi kıymet bilemeyenlerdenim.. Hayatımda var olan her şeyin/ herkesin değerini, onları elimden kaçırdıktan sonra anlayabilenlerdenim..

Yaklaşık 15 gün önce soğuk algınlığı yaşadım.. Hapşırık, burun akıntısı, halsizlik vs derken, iki-üç gün süründüm.. Son gün aklıma hamama gitmek geldi de sonrasında biraz toparlandım.. 

Sonrasında her sene olan bir şey oldu ve dudağımda uçuk çıktı.. Zaten ne zaman ateşlensem veya vücudumun içinde olağan dışı bir şey olsa, dudağımda uçuk çıkar.. Doğrusu bu ya, hiç de sevmem uçuk çıkmasını.. Uzun dönem görüntü kirliliği oluşturmasının yanında, sonrasında yara halini alması, sürekli kuruyup kan gelmesi, yediklerinin içtiklerinin iyice zarar vermesi, sürekli sızlaması, dudağının bir köşesinde yara olmasının kötü hissi ve dudak kuruluğu... Yani oldum olası uçuk çıkmasını sevmemişimdir ama en ufak bir şeyde de uçuk gelir konar dudağıma.. Acaba neden..? Herkeste olmayan şey, bende neden bu kadar çok oluyor..?

Haaa.. Bana yakışıyor, orası ayrı.. Zaten erkek dediğin, kel, göbekli, küçük pipili, kıllı, çirkin ve uçuklu olur.. Bunlardan birinin eksikliği, erkekliğin o denli değer kaybetmesi demektir..

Diyorum ki, madem bu uçuk denilen şey, beni hiç yalnız bırakmıyor ve her fırsatta gelip çiçek gibi renkli renkli dudağıma konuyor, ona bir isim bulalım da bari bir kişilik kazansın.. Kişiliksiz hiçbir şey benimle olsun istemiyorum.. Hele hele bu şey dudağımda ise, ismini bilmediğim, yabancı bir şeyin dudağım gibi namahrem bir bölgede olmasını istemem.. İsmi olsun da nasıl hitap edip, nasıl davranacağımızı bilelim..

Sevgili bilim insanları, siz de hiç yorulmayın lütfen.. Hastalarda uçuk çıkıyormuş, günlerce sızlıyormuş, dudakları kupkuru imiş, bir türlü geçmiyormuş, ne önemi var..? Bir merhem veriyorsunuz, kırmızımsı uçuk, sarımsı/kahverengimsi bir renge bürünüyor, iyice kuruyor ve her fırsatta kan akıyor, tam iyileşti derken yeniden yara halini alıyor ve bir türlü geçmiyor.. 

Şimdi geçmek üzere ama yarın kan gelip yeniden başa sarmayacağını bilemiyoruz tabii.. Bu uçuk öyle gizemli bir şey.. 

Yalnız şimdi yazarken aklıma geldi.. Acaba öpüşmek işe yarar mı..? Hani bazı hayvanların ağız salgısında antiseptik özellikler var ve yaralara iyi geliyor ya, belki bazı insanların da öyle bir özelliği vardır.. Denemek gerek.. Aha uzattım yamuk dudağımı, sağlık için yumulun hele.. İnsanlık ölmedi ya..


0 Yorum:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.