Daldan Dala..
Gönderen
Çocuk
zaman:
Cumartesi, Şubat 07, 2015
Daldan dala atlayıverme zamanı..
-- Yaklaşık beş gündür, ablam ve üç yeğenim bizde misafirdi.. Beş yaşına gelen ve tek erkek yeğenim olan Emir, o denli yaramaz ve ilgi isteyen bir velet ki; 5 gün içinde pestilimi çıkarttı desem yeridir.. Bir insan evladı beş dakika oturmaz mı ya hu..? Eşek sıpası hiç oturmuyor; kendi oturmadığı gibi beni de oturtmadı, azdı-kudurdu.. Telefonumu sürekli saklamak zorunda kaldım.. Sus kelimesinden zerre kadar anlamadığı gibi kesinlikle söz de dinlemiyor.. Tamam kendini çok ama çok sevdiriyor ama bu kadar da yaramaz olunmaz ki.. Kesin olarak anladığım bir şey varsa; çocuk bakma eylemi bana göre değil.. Erkek çocuk babası olmayı çok istiyorum evet ama çocuğa annesi bakarsa istiyorum bundan sonra.. Olmazsa kız olsun, uslu-edepli otursun yerli yerinde..
-- Bizim camide dört veya beş kişilik bir amca grubu var.. Bir senedir beni evlendirme konusunda kararlılar.. Sürekli beni evlendireceklerini, kız baktıklarını söylüyorlardı.. Allah razı olsun, geçen hafta biri, kendi torununa beni tavsiye ettiğini söylüyor.. Torunu istememiş ama ne yalan söyleyeyim; birinin beni en sevdiğine tavsiye etmesi, kalbimi ve nefsimi fazlasıyla mutlu etti.. Bir yandan kendi torununa eş olmam için beni tavsiye eden adamlar, bir yandan "Engelli <Çocuk>..! Sana bakamaz.. Baksana çay bardağını bile iki eliyle tutuyor..! " zihniyeti.. Şükürler olsun ki; hâlâ insana "insan" olduğu için değer veren birkaç kişinin olduğu bir ülkede yaşıyorum..
-- Şehr-i İstanbul'da birkaç gündür güneş var ya; annem olacak kadın ile babam olacak herif, memleketlerinin sohbetini etmeye başladılar.. Ben haziran bitmeden bırakmayacağımı söylüyorum ama kendileri en fazla mayıs ayının sonuna kadar bekleyeceklerini söylüyorlar.. O günleri görebilir miyim bilmiyorum ama yeniden aç ve sefil günlerimin başlamasına az kaldı.. Yalnız bu defa ciddi anlamda kararlıyım; eve Rus veya Ukranyalı gibi hatun-u şahanelerden getiremezsem bile Suriyeli getireceğim.. Hem gönlüme, hem mideme hem de ayıp yerlerime baksınlar; banane.. Otuzüç yaşına girmiş bir herifim, artık yalnızlığa, kimsesizliğe dayanamıyorum ya hu.. Bana da yazık..
-- Dünyanın bütün bilimadamları toplansınlar ve bu işe bir çözüm bulsunlar artık lütfen.. Biz erkek cinsinin, hadi tüm erkekleri genellemeyeyim de sadece kendimi söyleyeyim, benim aklım-fikrim-zikrim neden sürekli pipimde..? Dünyada o kadar güzel ve hayırlı iş yapmak, başkalarına yararlı olmak, hayatta kalıcı eserler bırakmak varken; neden pipimin emri altına girmiş bir halde hayat yaşıyorum..? Sahiden bu durum çok canımı sıkıyor.. Hani bazen pipimi kesip kurtulayım, diye düşüncelere kapılıyorum inanın.. Sürekli insanı günaha meyletmesinin yanı sıra, normal düşünceler içinde bile olamıyorsun.. Hatun cinsinden hoşlandıklarına, aşağılıkça sadece cinsel organ gözüyle bakıyorsun.. Cinsellikten zerre kadar anlamıyorum ama cinselliği sürekli düşünüyorum.. Haliyle hayatın güzel kısımlarını göremiyor, faydalı olabileceğim bir çok konuyu es geçiriyorum.. Sahiden bu duruma bilim adamları bir çözüm bulsunlar.. Ben, pipimin esiri olmak istemiyorum..
-- Bugün, saat 9'da uyandım.. Annem kadın sağolsun, sucuklu yumurta, peynir, bal ve çay eşliğinde bir kahvaltı tepsisi getirdi televizyon karşısında oturan bana.. Kahvaltı yaptıktan yarım saat sonra tekrar uyudum.. Sonrasında televizyon seyrettim.. Daha önce hiç seyretmemiştim ama bu defa iki farklı yemek yapma programı seyrettim.. Kesinlikle yemek yapmayı bilmem ve bundan sonra da öğrenme gibi bir niyetim yok ama doğrusu yemek programı izlemek hoşuma gitti.. İnsanın yemek yapası geliyor.. Sonra yemek yapmanın zahmetli olduğunu, yemenin ise kısa sürdüğünü, bulaşıkla uğraşmanın ise berbat olduğunu düşünüp, yemek yapma fikrinden hemen cayıyorsun..
-- Sinemaya gitmek istiyorum son günlerde ama bir türlü fırsat bulup da gidemedim.. Bir de eskisi gibi sürekli sinemaya yalnız gitme fikri canımı sıkıyor.. Beş veya altı sene öncesini hatırlarım da "yalnızlık sinemasının yalnızlık koltuğu" ile ilgili sürekli yazılar yazardım.. Yeniden "yalnızlık sinemasına" gidip de "yalnızlık koltuğumda" yerimi almak istemiyorum..
-- Geçen gün, Kadıköy'de, hamiyetakan.blogspot.com ve menenjitli.blogspot.com e-günlük adreslerinin sahibeleri olan güzel hatun kızlarımızla buluştum.. Artık kesin olarak emin olduğum bir şey varsa; ben kimi tanıştırsam birlik oluyor ve bana cephe alıyorlar.. Ya gerçekten hiç sevilmiyorum ve millet fırsatını buldukça bana giydiriyor ya da çok seviliyorum da aklına esen bana takılıyor.. Ben bu iki hanımefendiyi tanıştırdım, sonra bir baktım iki dakika sonra ikisi birlik olmuş bana giydiriyorlar.. Hayır ben onların seviyesine inip de cevap vermek istemiyorum.. Sonuçta ben onlar gibi değilim; ben, onlardan farklı olarak, zeki, çevik, aynı zamanda ahlâklı bir erkeğim.. Haliyle onların sataşmalarına cevap vermeye gerek duymuyorum.. Yalnız buluşmada öyle tuhaf bir durum vardı ki, anlatmadan geçemeyeceğim.. Bu iki hatun bir olup bana sataşıyorlar, ben de karizmatik bir kişilik olduğumdan kendilerine cevap vermiyorum ya, ikisi de "çok durgun" olduğumu dile getiriyorlardı.. Ben, onlara cevap vermedikçe de daha çok bana sataştılar.. Yalnız gariplerimin bilmediği şey; onlar bana sataşırken, onlara cevap vermeme sebebim, ileride oturan çok güzel bir hatuna odaklanmış olmamdı.. Bizim kızlar bana laf söylüyor, akılları sıra beni kızdırmaya çalışıyorlardı ama ben onları dinlermiş gibi yapıyor, "hı hı, haklısın, evet evet, doğrudur" tarzında şeyler söylüyor, esasında hiç onları dinlemiyordum.. Bir öndeki masada mini etek giyinmiş kıza öyle bir odaklanmıştım ki; bizim kızların bana sataşmalarına içten içe gülüp geçiyordum zaten.. Zavallı kızlar da birlik olup, beni rezil ettiklerini düşünüyorlardı.. Vahh zavallılarım vah.. Ben, onları dinlermiş gibi yapıp, öndeki mini etekliyi kesiyor olabilirim ama sonuçta ortada bir gerçek var ki; yine blog aleminden iki kişiyi tanıştırdım.. Herkesi herkesle tanıştırma işine el atsam, bu işe bir de çöpçatanlığı katsam var ya; köşelik olurum ha.. Kıymetim bilinmiyorum azizim, kıymetim..
-- Daldan dala, konudan konuya atlayıp, kısa birkaç cümle kuracaktım ama gene uzattıkça uzattım.. Esasında demem o ki; bana bakıp "çay bardağını iki eliyle tutan işe yaramaz engelli adam" olarak görenler de var, beni mutlu ederek benimle zaman geçiren, şakalarıma ortak olan, hâyâllerime destek veren arkadaşlarım da var, beni torununa tavsiye edecek kadar bana değer veren amcalar da var, "seni seviyorum be adam, en çok da senin o sevmediğin, yamuk dediğin ellerini seviyorum" diyen de var.. Ey insanlar.. Eyyy insanlarrrr.. !!! Bana bir cümle ile hayatı zehrederek, kalbimi paramparça ettiğiniz gibi bir cümle ve bir davranış ile beni mutlu bir insan edebiliyorsunuz da ayrıca.. Kalbim paramparça da olsa, sevinçten havalara da uçsam; her halimle Sana binlerce şükürler olsun Allah'ım..
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
8 Yorum:
erkek çocuğun yaramazlığından korkup kız olsun istiyorsun ama atladığın bir şey var.çocuk huylarını anne ve babadan alır. yani kız çocuğu da olsa pekala çok yaramaz olabilir.evleneceğin kızın çok uslu bir çocukluk geçirmiş olmasına dikkat et bence.ve bir de aklıma geldi sen nasıl bir çocuktun acaba ?
annenlerin mayıs sonuna kadar bekleyeceklerini zannetmiyorum.kendi ailemden biliyorum.havalar ısındıkça gün sayıyorlar adeta...sen kendini yalnızlığa alıştır yavaş yavaş...
sinemaya yalnız gitmene ne gerek var ki? al bir arkadaşını öyle git.hem sinemaya gitmiş ol,hem yalnız kalma.illa özel bir ilişki olması mı gerekiyor arada...
blogcu buluşmasını kıskanarak okudum.başka da bir şey söylemiyorum o konuda :)
çeşit çeşit insanlar var.binbir türlü düşünce ve hisler oluşuyor herkesin kalbinde,karşısındakine karşı.önemli olan senin ne düşündüğün,ne hissettiğin.ne yapmak istediğin. mutluluk senin o güzel kalbinin içinde.sen buna inanmasan da.
ve son cümlenin sondan üçüncü kelimesinde harf hatası var der lafı çok uzattığımı fark eder susarım...
Bak sen ... bittin olum sen
Kelimelerle Dans ;
Ben, nasıl bir çocuk olduğumu hatırlamıyorum ama senin bu yorumundan sonra anneme sordum, "yaramazdın, yerinde durmuyordun" dedi. Ancak bizim oralarda hep sokakta oynadığımızdan, kendisi için fazla sorun çıkarmadığımı dile getirdi..
Annem ve babam mayıs sonuna kadar bekler çünkü memlekette havalar soğuk oluyor o zamanda bile.. Geçen sene çok zorluk çektiler.. Elimden geldiğinde haziran sonu göndermeye çalışacağım..
Sinemaya gidecek kimsem yok.. Ki zaten "illa sevgilimle gideyim" diye yazmamıştım.. Gidecek hiç kimsem yok..
Herhangi bir buluşmayı kıskanma.. Hemen alınan bir karar ile ve rastlantılar sonucu buluşma gerçekleşti..
İyi ki çeşit çeşit insanlar var..
Sehven yanlış yazdığım "yükürler" kelimesini "şükürler" olarak düzelttim.. Teşekkür ederim..
Menen ;
Niye bitiyormuşum ki ben..? Ne güzel içinden gelenleri ve yaşadıklarını olduğu gibi yazan bir herifim.. Dürüstlüğüm sebebiyle teşekkür edeceğine tehdit ediyorsun.. 43 numaralı terliği olan birini tehdit etsen ne olacak ki hem..? Terliğim varken senden mi korkarım be:)
aksiyon,korku gibi filmler seçmezsen şayet,seninle film izlemek isteyen bir arkadaşın var şuandan itibaren... kara,kuru,burnu hızmalı değilim ama sessiz sedasız seninle film izler hatta patlamış mısır da alabilirim.
madem sen yaramazmışsın,kaçarın yok o zaman.hele ki şimdi bilgisayar çocuğu oluyorlar.pek sokakta oynamayı da bilmiyorlar enerjileri içinde kalıyor çocukların.sen eve bilgisayar almayacağını pek çok kez yazmış ve söylemişsindir ama çocuk illaki odaklanacak bir şey bulur kendine,bu çağda.korkutmak gibi olmasın ama yandın sen yandın...
Bendede 37 var ne olmuş !!
Kelimelerle Dans ;
Zaten korku filmi seyredemeyenlerdenim.. Seninle de yıllar evvel sinemaya gitmiştik diye hatırlıyorum.. Gencecik bir erkek çocuğuydum o zamanlar..Hey gidi günler hey.. Sinemada patlamış mısırı da pek istemiyorum.. Sonra yemeye-içmeye dalıyorum, filmi kaçırıyorum..
Çocuk konusunda yanacak bir durum yok.. Ortada çocuk da yok, çocuk yapacak kişi de.. Haliyle yanmadım ben..
Menen ;
43 numara, 37 numaradan her zaman büyük olagelmiştir.. 37 numaralı terliğinle beni dövemezsin, ancak okşarsın yavrucuğum..
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.