Güya bir adım, soyadım var..
Güya TC kimlik numaram, adresim, işim, evim var..
Güya varım ve dünyada bir yer kaplıyorum..
Güya ben yaşıyorum..
Ben gerçekten yaşıyor muyum..? Sahiden var mıyım..? Niye geldim hayata, neden nefes alıyorum..? Tek varlık sebebim, başkaları beni görünce kendi hâline şükretsin diye mi..? Başkaları için şükür sebebi miyim sadece..? Neyim, kimim, neden böyleyim..?
Bu kadar kafayı duvarlara vuracak durumdayken, misafirlere mutlu görünmek zorunda mıyım..? "Yaratık" oluşumun etkisi hâlâ üzerimde iken, bir de yalnızlığı iliklerime kadar hissettiğim bir düğünde, sırf insanlar üzülmesin diye oynamak, halay çekmek, gülümsemek zorunda mıyım..?
Uykusuz gecelerden birinde, saat sıfır iki kırk altı...
Ben hüzünlü, yalnız, mutsuz bir yaratığım... Güya varım ve güya yaşıyorum..
8 Yorum:
Çoook büyük bir umutsuzluk deryası bu yüzdüğün... Boğulursun
Yüzme de bilmiyorum üstelik.. Yine de bakma sen bana, bunu yazdıktan iki saniye sonra kahkaha atmışımdır..
İnsanlar en üzgün anlarında kahkaha en mutlu anlarında gözyaşı dökermiş. Bunu bizzat üç.kere yaşadım. Şiddetli bir ağlamaydı ve belki de ömrümde bir kere daha tecrübe etme fırsatı bulamayacağım günlerdi
Güzel günlere kavuşmak yakındır deyip mutluluk oyunu oynayalım..
Oyuna gerek yok. Mutluluk için abartı hiç bir davranışa ihtiyacımız yok. Mutluluk kendi avuçlarımızın içinde.
Öyle öyle..
Avuçlarım dolup taşıyor hatta..
Çözümü buldun işte..
Tü tü maaşaallah bana..
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.