Büyük Konuşup, Büyük Hâyâller Kuran İnsanlar, Şimdi Duvarlarla Konuşuyorlar..

Genel olarak büyük konuşuyor, büyük hâyâller kuruyoruz.. Bu sebeple daha çok seviniyor veya üzülüyoruz.. Oysa mutedil düşünmeli, her ân her şeyin olabileceğini bilerek adım atmalıyız.. Mantık bize bunu emreder ama mantığını dinleyen kim..? Biz kalbinin esiri olmuş insanlarız ne yazık ki.. 

Bir düşünsenize mesela, yıllar önce, "asla vazgeçmem" dediğimiz nelerden vazgeçtik; "yapmam" dediğimiz neleri yapmaya başladık..? 

Misal yıllar önce "İnsanlar nasıl kitap okumaz ya..!" deyip kitap okumak için zaman bulamayan veya kitap okumayı sevmeyen insanlara şaşırıyor ve hatta onları küçümsüyordum.. Şimdi ne oldu peki..? Yıllardır elime kitap almadım.. 

"Ben asla evime televizyon almam" diyordum mesela.. Şimdi televizyondan ayrılıp uyumaya giderken bile eksiklik hissediyorum.. 

Bir düşünün, "asla uzak duramam" dediğimiz nelerden/kimlerden vazgeçtik..

Hani nerede, her şeyimizi anlattığımız, hiçbir gizlimizin olmadığı, ömür boyu yanımızda olacağını düşündüğümüz o insan(lar)..?

Hani nerede, "sevdiğim" dediğimiz, ömrüne ömrümüzü adadığımız o kadın(lar)..?

Hani nerede, "ya sen, ya hiç kimse" diyerek bizi göklere çıkaran(lar)..?


"Olmaz" deme, her şey olur..

"Gitmez" deme, herkes gider.. 

Bir gün gelir, "kurtuldum" derken, yeniden duvarlarla sohbet ederken bulursun kendini..

Çünkü kendimize ve bize güzel cümleler kuranlara çok güvendik.. Kibre kapıldık, bencilleștik... Büyük konuştuk, büyük hâyâller kurduk.. Gün geldi, kendi nefsimizin ihanetine uğradık.. Olur olmaz yerlerde, kendimizle konuşur, duvarlara dert anlatır olduk.. Hakettik mi..? Hem de sonuna kadar hakettik.. 



0 Yorum:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.