İyi biliyorum, çünkü bizzat yaşadım bu kibarlığı..
Birine, bir şeyler danışmak için geçtim bilgisayar başına; yazdım da yazdım.. Üç cümle, on oldu; yirmi cümle binbeşyüzyetmiş cümleye dönüştü.. Bildiğiniz anlamda oturup Manas Destanı yazdım.. Soru işareti ile cümleleri tamamladım ki; cevap beklediğim belli olsun..
İnsanımız o kadar nazik ki; belli bir zaman sonra benim Manas destanıma, cevap beklediğim kişiden cevap geldi.. Evet cevap geldi ama gelen cevap sadece iki kelimeden oluşan bir cevaptı.. ! Binbeşyüzyetmiş cümlelik destanımı iki kelime ile özetleyen zeki insanımıza yazmak için yeniden bilgisayar başına geçtim ve bu defa Manas Destanı kadar olmasa da Dede Korkut hikâyeleri uzunluğunda bir yazı yazdım.. Bu defa yazdıklarımın sonuna soru işareti koymadım ki, cevap vererek yorulmasın.. Buna rağmen o kibar ve ince düşünceli insanın, yazdıklarıma tek kelimelik cevap verme nezaketini göstermiş olduğuna şaşırarak şahit oldum..
Bu durumun neden böyle olduğunu, psikolog bir arkadaşa sordum.. Arkadaşım, "cevap veren kişinin, kibarca, "siieee yazma lan bir daha, sana vakit ayıramam" demek istediğini, kibarlığı sebebiyle bu durumu kısa cümlelerle ifade ettiğini" bilimsel bir dille dile getirdi..
2 Yorum:
Ama sen böyle incelersen kusur aramış kusur bulmus olursun,çıkamazsın içinden.
Kusuru çok olanlar, başkalarında da kusur ararlar..
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.