Duygu Sağanağı..

Bu yağmur sadece benim üzerime mi yağıyor..? Bir tek ben mi görüyorum duygu sağanağını, bir tek ben mi ıslanıyorum.. ?
  ............
Henüz öğle olmamıştı.. İşyerinde işleri yapmakla meşgûldüm.. Elele tutuşmuş iki genç girdi odamdan içeri.. Ben daha o gençleri görür görmez, duygu sağanağında ıslanmaya başlamıştım.. Bilgi almak için bir şeyler sordular.. Sakindiler, naziktiler, huzurluydular.. Yaşı en fazla 23 olan kadın hamileydi.. Her ikisinin de parmağında yüzük vardı.. Benden merak ettikleri konu hakkında bilgi alınca, yine elele çıktılar odamdan.. Pencereden onları seyrettim..  O kadar güzel bir resimdi ki.. Ama o resim sonrası, duygu sağanağı başımdan aşağıya öyle şiddetli yağmaya başladı ki..
 
Acaba, dünyada, hamile bir kadından daha güzel bir varlık var mıdır..? O kadar hayranım ki hamile kadınlara.. Her gördüğüm hamile kadına o denli âşık oluyorum ve her hamile kadını o kadar kutsal bir makama yükseltiyorum ki.. Kansız adamlar, karıları hamile kaldığı zaman, onlardan eskisi kadar verim (!) alamadığı için aldatırlar karılarını.. Güzel bulmazlar, çekici göremezler.. Oysa o kadar yanılıyorlar ki.. Dünyanın en güzel mankeni bile hamile bir kadının güzelliğinden nasibini alamamıştır..
 
Tüm gün, o genç anne adayını gördükten sonra duygu sağanağının altında dolaştım.. Kâh yağmur yağdı başımdan aşağı, kâh şimşek çaktı.. Maziye daldım, âtiye uzandım, zamanın gerçekliğinden çıkıp kendimi hâyâl aleminin sonsuzluğuna bıraktım.. Akşam saatlerinde kendimi biraz toplamıştım ki; yatsı namazında, yaşı en fazla üç veya dört olan bir çocuğun camii içinde koşturmasına, insanlara tespih dağıtmasına, babasıyla sesli sesli konuşmasına, gülümsemesine tanık oldum.. Hamile kadının başlattığı sağanak yağış, bu erkek çocuğunu gördükten sonra zirve yaptı.. Sarışın, saçı biraz uzun, kıvırcık saçlı bir çocuktu; kırmızı pantolon, kırmızı siyah renkleri karışık bir gömlek giyinmişti.. Minicik burnu, minicik yüzü vardı.. Aman Allah'ım o kadar harika bir varlıktı ki.. Saat kaç oldu, her gözümü kapattığımda o çocuk geliyor aklıma.. Camiinin içinde babasıyla camiiye gelen bir çocuğun koşturması, ses çıkarması, yaramazlık yapması, namaz kılanları taklit etmesi, gülümsemesi kadar  insanı duygulandıran, heyecanlandıran, sevindiren, hâyâllere daldıran, heves ettiren başka bir şey daha olamaz sanırım..
 
Duygu sağanağı bir kez gelip beni buldu işte.. Bugün beni benden alır.. Yarın, kendini bana hatırlatır.. Ertesi gün, hâyâllerin yerini gerçeklerin almasıyla duygu sağanağı da beni terk eder, çıkar, gider.. Yine de düşünsenize Allah âşkına; yanınızda dünyanın en güzel hamile bir kadını.. Yıllar sonra o harika kadından dünyaya gelmiş çocuğunuzla camiiye gidiyorsunuz.. Hey Allah'ım; hangi para, hangi makam, hangi arzu, bir çocuğun elinden tutup da camiiye beraber gitmenin mutluluğundan daha büyük bir mutluluk verebilir ki.. ?
 
Neyse.. Sağanağa bir yenisini daha ekleyelim de türkülerin sonsuzluğuna bırakalım kendimizi..
 
 

0 Yorum:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.