Erkeğin Sessizliği, Kadının Sohbet Tutkusu..

Dünya durdukça başımda durasıca anacığım benden șikâyetçi.. "Sadece haftasonu beraber kahvaltı yapıyoruz ; onda da sohbet etmiyorsun, 5 dakikaya yiyip kalkıyorsun.. Ben de bekliyorum ki, haftasonu olsun da oğlumla kahvaltı yapayım."

"Aynı evde olan insanların sohbeti ne olacak ki anne..? Zaten her şeyi biliyoruz, konuşuyoruz.. Uzakta olacağız, sonra yan yana geleceğiz ki değişiklikleri anlatalım.."

"Olsun, yine de anlat.. İşini anlat, arkadaşlarını anlat..." 

"Anlatacak bir şey yok ki.." deyip kalktım masadan.. 

"Ahaaa işte.. Koş koş, 5 dakikaya ye, televizyona koş.." diye kızdı.. 

Demek ki, yaşı kaç olursa olsun, kadınlar hep aynı şeyden șikâyet ediyorlar.. Ama sahiden anlatacak bir şey yok. . Kadınlar daha detaycı, meraklı ve dikkatli olduğu için sohbeti başlatan da, yöneten de, yönlendiren de kadınlar olmalı bence..



Kimsin Kadın, Kimsin Sen..?

Kimsin sen be kadın..? Acaba gerçekten kimsin sen..?

Haftalardır hemen her sabah ve her akşam ters istikamette karşılaşıyoruz.. Bazen trene biniyorum, trende denk geliyorsun.. Biraz açık ve spor giyimin, kendinden emin yürüyüşün, hafif beyazlamış kıvırcık saçların, yuvarlak güneş gözlüğün, çıtı pıtı zayıflığın, kısa boyun, minyon tipin... Nedense çok zarif biri olduğunu hissediyorum.. Kimsin kadın, kimsin sen..? Nasıl oluyor da seni her gördüğümde bu denli heyecanlanıyorum..?

Biliyor musun, bana engelli olduğumu hissettiriyorsun.. Eşsiz güzelliğin sebebiyle kendimi yanına yakıştıramıyor, kendime "o kadın sana bakar mı ya..!" diyerek özgüvenimi bitirmeme sebep oluyorsun.. Sabah ve akşamları seni gördüğüm 30 saniye sebebiyle güne hüzünlü başlamamı, günü hüzünlü bitirmemi sağlıyorsun..

Şuan benim için hâyâllerimin kadınısın.. Keşke seninle tanışabilsem de, senin de aslında sıradan bir kadın olduğunu anlayabilsem.. Bir yandan da tanışmak istemiyorum doğrusu.. Seni gördükçe heyecanlanmak hoşuma gidiyor.. Heyecanlanma hissi bitsin istemiyorum.. Yıllardır tek bir kadına karşı heyecanlandım ben.. Şimdi seni görünce, nasıl bu kadar heyecanlanabiliyorum..? Bendeki bu duygu değişiminin sebebi ne..?

Kimsin kadın, kimsin sen..? Nasıl birisin ki, bu yazıda yer bulabildin kendine..?



Sıkıldım Erkek Olmaktan..

Bu andropoz mudur, nedir; ne zaman giriliyor o döneme..?

 75 yaşına geldim, artık aklımın fikrimin bir yerimde olmasını istemiyorum ben ya..

Durduk yere tuhaf isteklere (!) sahip olmak istemiyorum.. Testesteron hormonlarım tarafından değil de, kalbim ve beynim tarafından yönetilmek istiyorum..

Sanki beklentilerimin çokluğu sebebiyle hayattan zevk alamıyor ve daha hüzünlü biri oluyormuşum gibi.. Sanki bu hislerim olmasa, hayatı tam anlamıyla yaşayabilecekmișim gibi.. Sanki normal bir insan olmamın önündeki tek engel, bu hislerimin varolmasıymıș gibi... 

Erkeklik nasıl bir hismiş anladım, insanlık nasıl bir şey, artık onu öğrenmek istiyorum..

Bu andropoz denilen dönem, ne zaman gelecek de normal bir insan gibi yaşamaya başlayacağım ben..? Çok sıkıldım erkek olmaktan..  


Sevgi Haykırıștır..

İnsan neden sevdiğini haykıramaz..? Cidden soruyorum.. Çünkü aklım ermiyor.. Birini seviyorsanız, ona ve herkese haykırmanızın önüne geçen ne..? Sevince, dağ-taș-uçan kuș duysun istenilmez mi..?

Sevgi varsa, sevgi engel tanımaz.. Gizliyi, saklıyı kabul etmez.. Sessizliğe ve saklanmaya gelmez.. 

Sevgi haykırıștır, aleniyettir, herkese kanıttır, hep ileride olmaktır, kaçmamaktır, geri durmamaktır, asla susmamaktır, herkese ve her şeye karşı sevdiğini savunmaktır..

Haykırın yahu.. Haykırın..! 



Yaz Geldi Yine..

Hadi gözüm aydın..

Havalar ısındı, ter damlaları yüzümü kaplamaya başladı.. Geldi gene bunaltıcı ve ruh emici sıcaklar.. 



Tatil Biter, Unutulacak Kararlar Alınır..

Hayatta her şey geçip gidiyor.. Her şey bir gün bitiyor.. Tatil ne ki..? Tatil de bitecekti elbet.. Yedi gün oldu.. Hatta sekiz.. Tilkinin kürkçü dükkânına dönme vakti geldi.. Önce Konya'ya, oradan hızlı tren ile Șehr-i İstanbul'a gitmek üzere yola koyuldum.. Kulağımda kulaklık, telefonuma kayıtlı en sevdiğim şarkılar / türküler eşliğinde yolculuk yapıyor, bol bol hâyâl kuruyor, yeni kararlar alıyorum..

Hâyâl kurmak, yeni kararlar almak benim işim zaten... Ömrüm böyle geçti.. Bir olay sonrasında kararlar aldım; "Bu benim için milat olacak" dedim.. Milat üstüne milat oldu.. Her kararımı yalayıp yuttum.. Her tükürdüğümün tadına baktım.. Ömrüm, uygulaması olmayan kararlar ile geçti.. Yine bir otobüs yolculuğunda, yine türküler dinliyor, yine kararlar alıyorum.. Ben bile inanmıyorum artık kendime.. 

Hani herkes eşiyle dostuyla eğlenirken, ben yapayalnız günler geçirdim ya, bundan sonra böyle olmayacak diyorum.. Kimseyi beklemeyeceğim, kıymet bilmeyenlere değer vermeyeceğim diyorum.. Kuralmıș, edepmiș, utanmakmıș, vicdanmıș umursamayacağım diyorum.. Bir daha böyle yalnız kalmamak için ne lazımsa onu yapacağım diyorum.. Gerekirse bir hayat kadını ile giderim diyorum.. Çünkü bu kadar yalnız kalmayı haketmiyorum diyorum.. Ömrüm bitti, benim hayatım beklemekle geçti diyorum.. Diyorum da diyorum.. Milat işte.. Miladi kararlar alıyorum.. Muhtemelen yine hepsini unutacak, yakın zamanda yine aynı şeyleri yaşayacağım.. Bu sebeple içimde bitmez tükenmez karanlıklar oluşturacağım.. 50 yaşına geliyor olmamın hüzüyle... Neyse işte anladınız siz.. 

Bundan sonra önüme çıkan ilk insanla.. Offf sus <Çocuk>, sus..! Yapacaksan yap, zırlama işte.. Sen de biliyorsun, seni tanıyanlar da, senden hiçbir zaman bir .ok olacağı yok.. Boş boş konuşma da etrafına mutluluk pozları dağıtmaya devam et..



Palavracı Tatilci..

Tatildeyim..

Yalan yok, denizi seviyorum.. Yüzmeyi çok iyi bildiğim söylenemez ama tüm gün deniz kenarında uzanmak, bir şeyler yiyip içmek, denize girmek hoşuma gidiyor.. Ee tabii beyaz bikinili kadınlara bakmanın da ayrı bir güzelliği var.. 

Manavgat'a bağlı Side'de bir tatil köyündeyim.. Erken rezervasyon ile herkesin kişi başı 11500 lira verdiği yere, yalnız gittiğim için 16500 lira verdim (Alkolsüz fiyat) .. Yemesi, içmesi, sosyal olanakları çok iyi.. Kaldığım oda bile epeyce büyük.. Yani değil tatil süresince, bir ömür boyu yaşanabilecek kadar büyük bir oda..

Otel yaklaşık 3bin kişilik.. Çoğunluğu turist.. Çok geniş bir alanda, denize sıfır olmasının yanında, kaydıraklar, havuzlar, gösteriler, șovlar ve daha neler neler.. Yani kolay kolay sıkılacak bir otel değil.. Hele hele çocukla gelinince, kimsenin sıkılacağını düşünmüyorum..

... Hee tabii sıkılan, kendini yalnız hisseden, özelikle akşamları garip kalan birini tanıyorum.. O kişiyi siz de tanıyorsunuz.. "Benim ne işim var..?" diyor.. "Niye kendimi böyle kimsesiz, zavallı konumuna sokuyorum..?" diye de ekliyor.. Gülüp söyleyen, eğlenen, gülen, seven, sevișen, oynayan, sohbet eden insanları gördükçe odasına saklanıyor..

O kişiyi biliyorum.. Sürekli "sana her şey müstehak" deyip, kendine kızıyor.. Telefon açıp soranlara da "çok eğleniyorum" palavraları uyduruyor.. 


Annemden İnciler..

Ben böyle bazen durduk yere, hem ses olsun, hem annemden ses çıksın diye, üst üste birkaç kere anneme seslenirim.. Bugün de öyle yaptım.. İlk kez duyduğum, çok hoşuma giden bir söz söyledi.. Yazmadan edemedim.. 

... 

--- Annnneee.. 

++ Cannnn... 

--- Annnneeeee... 

++ Cannnnnnn...

--- Annnneeeeee..

++ Söyle sözün hasını, sil yüreğinin pasını..

--- Vayyyy.. Bu nerden çıktı..? İlk kez duydum.. 

++ Ne bileyim, eskilerden bir söz, şimdi aklıma geldi.. 




Hâyâlsiz..

Hâyâl kurabiliyor musunuz..?

Eskisi kadar hâyâl kuramadığımı farkettim.. Ya umutsuzluk ya kabulleniș ya da her ikisi birden..



Özgür Evcil..

Dışarıdan eve geliyor, üstümü-bașımı değiștirip, sere serpe kanepeye uzanarak televizyonu açıyorum ya; zihnimde anında Zülfü Livaneli'nin sesi beliriyor : "Ey özgürlük..." 

Evden aldığım huzuru ve özgürlük hissini, şuana kadar hiçbir yerde ve hiçbir kimsede bulamadım.. 

Evcilim ben ya.. Ciddi ciddi evcilim.. Evcil oldukça da hürriyetim artıyor..