Yüzünde sürekli gülümsemeyle, kalbindeki hüzün ve merhametinle nereye gidiyorsun ey kadın..?
Sen ki, evcilik oynaman gereken bir yaşta evlilik hayatı yaşarken buldun kendini.. Sen ki, dünyaya eşsiz çocuklar getirdin.. Yalnız kaldın, sustun.. Şiddet gördün, sustun.. Hâyâllerinden farklı bir hayat yaşadın, sustun..
Umuda sarıldın en zor ânlarda.. Kendince yeni bir hayat inşaa ettin.. Kalemler dostun oldu, ruhunu yansıttın kâğıda.. Yazdıkça kendini buldun.. Yazdıkça sen oldun.. Sen, sen olmaya başladıkça çoğaldın, yediveren çiçek oldun..
Ne istedin ki bu hayattan..? Biraz umut, biraz heyecan.. Ne kadar basit isteklerdi oysa.. Ama kader bu ya, gittin ruhu ölmüş adamı buldun : Heyecansız, sevgisiz, güvensiz.. Sen sarılmak istedin, o korktu.. Sen ruhunu açtın, o kaçtı.. Baktın olmuyor, valizini hazırlarken buldun kendini.. Heyecanlanmayı çok gördün kendine.. Bundan önce içinde sakladığın ne varsa, gün yüzüne çıkamadı bir türlü.. Kendini hep tuttun, yakıştıramadın birçok şeyi..
Çocukluk yaşamadığın için olsa gerek, ruhun hep çocuk masumiyetinde kaldı.. Bedenin ve tavırların ise hep olgun insan modundaydı.. Çok gördün bazı şeyleri kendine, çok.. Heyecanını hep kursağında bıraktın..
Şimdi nereye gidiyorsun ey kadın..? Bu hâyâl aleminde neyi bulamadın..? Hangi umudu tükettin içinde..? Hangi ruhsuza meyil verdin..?
Bilmediğin ne çok şey var oysa.. O adam, o adam değil.. O söylenilenler gerçek değil.. O ev, ev değil.. O cümleler cümle değil.. O anlatılanlar gerçek değil.. Hakikatten kaçan bir adamın, hâyâl aleminde kaybolup gittin belki de.. Adam yalnız, adam güvensiz, adam gerçeklerden kopuk, adam kimsesiz, adam bir duvara hapsetmiș kendini hâyâl satıyor insanlara.. Ne öyle bir adam var aslında, ne öyle bir hayat var.. Senin gibi çocukluğunu yaşamamış, ömrü boyunca hâyâl kurmuş bir adam musallat oldu sana.. Ama yine de gitme.. Sarıl kaleme ve yeni hâyâller kur herkese.. Hâyâllerinle donatılmıș kalemi ve kağıdı incitme..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.