20 Ağustos 2024 Salı

Deniz Hâyâlinden, Güzel Anıların Kadınına Yolculuk..

Benim ne işim var memlekette, bilmiyorum.. Şimdi deniz kenarında oturmuş, bir şeyler içiyor, uyuyor, denize giriyor, arada güzel bikinili kızlara bakıyor olabilirdim.. Oysa şimdi ağustos olmamıza rağmen soğukta battaniyeye sarılmış, deniz hâyâli kuruyorum..

Bir kadın vardı eskiden.. Denize gitmek istediğimi söylemiştim.. O da benim isteğimi ailesine söylemiş, ailesi bana bir apart ayarlamıştı.. O kadınla birlikte gitmiştik o bölgeye.. Önce ailesinin yanına uğramış, o güzel ailenin kızartması bol yemeklerini yemiştik.. Sonra beni, yazlıklarına yakın olan aparta götürmüş, yerleştirmişlerdi.. Kaldığım 2-3 gün boyunca denize beraber gitmiş, beraber gezmiş, beraber vakit geçirmiştik.. Sağolsun kendisi de, ailesi de beni memnun etmek için uğraşıyorlardı.. Sanırım misafir gözüyle bakıyorlardı bana.. Her yere yanımda geliyor, sahilde bikinili kızları seyretmeme ses çıkarmıyor, denize gidip birileriyle tanışıp 1 saatten fazla denizde kalmama rağmen sahilde beni bekliyordu.. O zamanlar elinde imkân olsa, beni memnun etmek için cebime girecek, nereye gitsem gelecekti.. Ona ayıp olmasın diye yanımdan geçen güzel ve bikinili kızlara detaylı bakamıyordum ama gizli de olsa bakıp bıyık bükebiliyordum.. 

İyi kadındı, iyi.. Bazen yolunu şaşırdığı oluyor, beni kızdıracak bir şey yapıyor, benden laf yedikten sonra kendini toparlıyor, laf işittiği bir konuda artık asla aynı hatayı yapmıyordu.. Ağzımdan laf almasını da çok iyi biliyordu.. Benim hırçın ve dediğim dedik karakterimi yumuşatabiliyordu.. Bir kız arkadaşım vardı, benim bilgim yokken o kız arkadaşım buna ters laflar bile söylemiş, bu garibim de bu kötü olayı bana hiç yansıtmamıștı.. İyi kadındı, iyi.. 

Aradan geçen aylardan sonra ne oldu bilmem, beni fazla sahiplenmeye başladı.. Hiç olmadık yerde çok yanlış anlaşılacak sözler söyledi.. Tabii benden fırça yedi.. Normalde sessiz kalır, alttan alırdı ama bu defa alttan almadı.. Araya bir soğukluk girdi.. Haftalar, belki aylar sonra el uzattım, uzattığım eli bile tutmak yerine bana iğneleyici laflar söylemeyi seçti.. Ve böylece hayatımdan çıkıp gitti.. Gitti ama her zaman "güzel anıların kadını" olarak hayatımda yer etti.. Şimdi nerededir, ne yapıyordur, hayatını kime adamıştır, tüm sıkıntılara rağmen hayata meydan okumaya devam ediyor mudur, bilmiyorum.. Bazen umursamıyor, bazen uykusuz gecelerde hatıraları düşünüp onu yâd ediyorum..

Demem o ki, şimdi memleketteyim ve bana tatil yeri ayarlayıp, neredeyse her yere cebimde gelen o kadının ayarladığı gibi ucuz bir apartta, tüm gün deniz kenarında oturmanın hâyâlini kuruyorum.. Ama o kadın yok artık.. Hiç kimse kalıcı olmuyor hayatta.. En sevdiklerimizle bile yolumuz ayrı düşüyor zamanla.. Ya bir sinir anı, ya söylenen ters bir söz, ya alttan alamama sorunu, ya uzatılan eli itebilme cesareti sebebiyle, çok iyi tanıdığımız insanlarla bile ayrı düşebiliyoruz.. En kötüsü ise, o insanların kibri sebebiyle geri adım atamaması, kendini dünyanın merkezi sanma içgüdüsü.. Bunları biliyorum, çünkü ben de böyleyim.. Ama en azından ben, ne ve kim olduğumu biliyorum.. İnsanların çoğu ne olduğundan bile bihaberler ne yazık ki.. 

Yani hayatta herkesin bir görevi var.. Gelir ve giderler.. Kimisi "söz dinleyen" olarak başlar, bir bakarsın raydan çıkmış, kendini "hükümdar" olarak görür, kimisi yolunu hiç şaşırmaz, iletişime nasıl başlamışsa öyle devam eder.. Elbetteki kızgınlıklar olur, küslükler devam eder, gerekirse ters söz söylenir ama bunlar birbirini bilen insanlar için gelir geçer şeylerdir.. Raydan çıktıktan sonra yeniden raya giremeyen, uzatılan eli ters çeviren, alttan almasını bilmeyen, kendini "hükümdar" olarak görmeye başlayan insanlar için yapılacak bir şey yoktur.. Ya özlerine dönüp "söz dinleyen" ve "güzel anıların kadını" olarak kalmaya devam edecekler ya da "hükümdar" olduğu ülkede kendi hükümlerini sürecekler..

Heyyy gidi heyy.. Soğuk havada deniz hâyâli kurarken, konu nereden nereye geldi.. Sakin ve huzurlu deniz hâyâli, yerini yazdıkça kızdığım hatıralara kadar getirdi.. Ben sahiden beş para etmez bir herifim ya.. Durduk yere sinirlenecek bir şey buluyorum kendime.. Kimsenin kimseye katlanamadığı bu hayatta, benim gibi birine katlanmayı başaran insanlara plaket verilmeli bence.. Gerçi öyle biri kalmadığı için plaket verecek kimse de kalmadı haliyle.. Sevdiğini söyleyen kadın bile "benden sana hayır yok" deyip, beni tek başıma memleketin en ücra köşesine göndermişken, "güzel anıların kadını"nın farklı bir insan gibi davranmasına şaşmamalı.. Ben neyim ki, insanların "canım"ı olabileyim.. Hiçten gelen, hiçe giden bir bedbaht işte..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.