Salonda çekyata uzanmış, televizyon izliyordum.. Dünya durdukça başımdan eksik olmayasıca anam, mutfaktan bağırdı :
--- <Çocuk> hele gel..
Uzanırken, birinin beni kaldırması demek, benim gibi tembel biri için eziyet olduğundan, uzaktan halledilebilecek bir durum olabilir diye, herkese yaptığım gibi önce bir yoklama çektim :
-- N'oldu anne, ordan söyle, uzandım..
-- Hele buraya gel, bir şey göstereceğim.
Annem benim canımdır.. Bilir oğlunun ne kadar tembel olduğunu.. Beni kaldırıp da yanına çağırıyorsa, illa ki bir durum vardır ve illa ki gidilmelidir..
Ben de öyle yaptım.. Ayaklanıp mutfağın kapısına kadar geldim.. Bizimki sandalyeye oturmuş, patates soyuyordu.. "N'oldu, hayırdır..?" diye sordum.. Elindeki patatesi gösterdi..
Patatese baktım.. Güzel bir görüntüsü vardı.. Genelde, nasıl oluyorsa, sebzelerin ve meyvelerin en çürüklerini seçip alabilen biri olduğum için bu defa iyi patates almam hasebiyle övecek sandım ki, patatesi tutup ortadan ikiye ayırdı..
"Hahhh yandık; yine fırça geliyor.." diye içimden geçirip de ben ona, o bana bakarken dile geldi kurban olduğum :
-- İnsanoğlu da aynen böyle işte.. Dışı güzel ama içinde kim bilir neler var..
Çok hoşuma gitti bu yazı ☘️
YanıtlaSilHer yazının hoşuna gittiği günleri de görürüm inşaallah..
YanıtlaSil