-- İyi günler, çiçekçi mi..?
-- Evet hanımefendi, buyrun..
-- Çiçek siparişi verecektim de..
-- Tabii buyrun, yardımcı olayım.. Hangi çiçek..?
-- İki dallı, mor renkli orkide çiçeğinden sipariş vermek istiyorum..
-- Tabii, stoklarımızda mevcut.. Üzerine bir not yazmak ister misiniz..?
-- Evet.. "Seni özlüyorum." diye yazın lütfen..
-- See-nii özzz-lüü-yoo-rum. Tamam yazdım. İsim olacak mı..?
-- Evet.. Notun altına "Loçkam" diye isim belirtebilirsiniz..
-- Tamam hanımefendi.. Kime gönderilecek ve lütfen açık adres veriniz..
-- Adresss.. Adres bilmiyorum ki.. Kim olduğu da belli değil.. Bir kere bana çiçek göndermişti de ben kim olduğunu bilmediğim için herkesin olma ihtimalini düşünerek tüm Türkiye'yi araştırmıştım ya; bana o zaman kim göndermişse ona göndermek istiyorum.. Kim olduğu önemli değil.. Muhtemelen daha önce kovduğum, değer vermediğim, kim olduğunu bilmediğim birini çok özlüyorumdur ben.. Yani galiba.. Belki de özlediğimi sanıyorumdur.. Zaten önemli değil, bir sorun olursa, yeniden kovarım olur biter.. Sonuçta herşeye rağmen yıllardır peşimde gezecek kadar aptal biri.. Kovarım, değersiz biriymiş gibi davranırım, öldürürüm, tüm isteklerini yok sayarım, sesini keserim, haftalar boyu acı çektirebilirim, insan içine beraber çıkmam, onun yaptığı güzel şeyleri başkası yapmış gibi araştırır, iki güzel söze yeniden kendi peşime takarım.. Bana karşı hisleri olduğu için iki güzel söz sonrası hiçbir şey olmamış gibi davranmasını isteyebilirim.. Bilmediğim kişinin, bilmediğim adresine gönderin çiçeği, çok da önemli değil açıkçası..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.