Sanırım en büyük hatayı, maziye takılıp kalmakla yapıyoruz.. Bu sebeple günü yaşayamıyor, bu sebeple geleceğe adım atamıyoruz..
Hayatın Gerçeği..
Mutluyken, gülüp eğleniyorken, espriler yapıyorken, para harcıyorken etrafında insan çok oluyor..
Hele bir dertlerini anlat, depresif ol, asık suratla cümle kur da gör; kimse kalmıyor etrafında.. Onlarca kez sırtında taşıdığın insanlar bile kayboluyor bir anda..
Eee hayat kısa.. Kimse kimsenin mutsuzluğunu veya kahrını çekemiyor artık.. Pozitif olduğun ölçüde varsın insanların hayatında..
Değişimin İçindeki Değişmeyenler..
Öyle Bakma Bana..
Üșüme..
Güzel Bir Günde Haddi Hatırlatılan Sakat İnsan..
9 Kasım..
Yeğenimin isteme/sözlenme merasimi vardı.. Allah'ın emri anıldı, "hayırlı olsun" dendi.. Yüzükler takıldı.. Kurdeleyi kesme görevi, müstakbel gelinin dayısı olarak bana verildi..
Bir denedim, iki denedim, üç denedim ama kesemedim.. Sonra vazgeçtim ve birinin kesmesini rica ettim..
O dakikadan itibaren "mutlu gün" benim için sakat olduğum hakikatini hatırlatan güne dönüştü.. Öyle ya, ben ince kurdeleyi bile kesmekten aciz, sakat bir insandım.. Neden sakat, zavallı ve herkesin acıdığı biri olduğumu unuttum ki..!
Bazen sakat olduğumu unutup kendimi normal insan gibi görmeye başlayınca, hayat anında darbesini vurup gerçekleri hatırlatıyor bana.. Bu akşam da öyle bir akşamdı işte..
Amann.. Ne Değişecek Ki..?
Son dönemde hemen her şeye "amannn ne değişecek ki..?" gözüyle bakıyorum.. Öyle bir boşvermișlik hakim..
- Şuraya gidelim..
+ Amann.. Gitsek ne olacak ki..?
- Şunu yiyelim..
+ Amann.. Yesek ne değişecek ki..?
- Şunu alalım..
+ Amann.. Alsak ne değişecek ki..?
Hayatın olumsuzluğunu kabulleniş ve kendimi yeniliğe kapatma evresindeyim galiba..