Aslında bu hafta yapacaktık ama ayın 8'inde Ardahan'a gideceğim için erken bir karar alarak, planı ayın 2'sine çektik..
Çilingoz'u bilen bilir.. Bir tarafı orman, bir tarafı denizdir... Çatalca ilçesine bağlı, Karadeniz'e kıyısı olan güzel bir yerdir... Ormanda kamp yapılır, denize girilir, eğlenceli zaman geçirilir..
Daha önce 2 kere gitmiştim oraya... Deniz genelde dalgalı olur ama bu defa dalga yoktu.. Deniz de beklediğimizden daha sıcaktı.. Hatta bu kadar sıcak olmasına şaşırdık..
7 kişilik bir ekiple gittik.. 5 kişinin amacı gece boyu içki içmek, biz 2 kişinin amacı ise denizin tadını çıkarmaktı..
Gittik, giriş ücretini verdik, en uygun yerde aracı park ettik... Tüm malzemeleri indirdik, sonra fark ettik ki, çadır tatili olarak plan yapılmasına rağmen çadırları getirmeyi unutmuşuz.. Haliyle ister istemez moral bozukluğu oldu ama herkes işi gırgıra aldı.. Çadır yoktu ama şişme yataklar vardı diye, herkes gece kalma konusunda anlaştı.. Kimimiz arabada, kimimiz arabanın kasasında, kimimiz hamakta, kimimiz yerde yatmaya niyetlendik..
Denize gittik, yüzdük, eğlendik, fotoğraf çekildik.. Acıkınca arabanın yanına geçip kamp ve mangal malzemelerini çıkarmaya başladık.. Neyse işte, yedik, içtik, eğlendik, türkü söyledik, ateş yaktık, saati gecenin ikisi ettik..
Uyuma vakti gelince, ben arabanın kasasında şişme yatağın üzerinde yerimi aldım.. Çadır olunca sıcak olur diye, giderken sadece üzerime almak için ince bir çarşaf almıştım.. Bir de ne olur ne olmaz diye ince bir svit almıştım.. Kefene sarılır gibi çarşafa sarıldım ama o kadar soğuktu ki, sabaha kadar dişlerim birbirine değdi desem yeridir.. Ben bu kadar üşüdüğümü hatırlamıyorum..
Neyse ki, birkaç saat uykuyka sabah ettim.. Baktım herkes uyuyor, saat 8'e doğru denize gittim.. Yaklaşık 1 saat denizde takıldım.. Sonra kamp yerine geldim, kahvaltı hazırladık, yedik, biraz sohbet ettikten sonra saat 12 gibi evlere gitmek üzere yola koyulduk..
Eve geldiğimde öğleden sonra iki buçuk gibiydi.. Duşa girmeden hemen televizyon karşısında uyudum.. Telefon sesine uyandım.. Sonra klasik ev halini aldım..
Gece saat 5 gibi mide bulantısına uyandım.. Mide şurubu içtim, tekrar yatağa girdim.. 1 saat daha uyumuşum.. 6 gibi uyandım ki, midem çok kötü.. Kendimi zor banyoya attım.. Tuvalet klozetine kafamı dayar dayamaz kusmaya başladım..
İçim dışıma çıkacakmış gibi kustum.. 2 gün içinde yediğim ne varsa çıkardım.. Kusunca biraz rahatladım tabii..
Televizyon karşısına geçtim, yarım saat sonra midem tekrar bulanmaya ve ağırmaya başladı.. Hiç hem de hiç normal değildim.. Birkaç saat dayandım ama baktım olmuyor, ablamı çağırdım.. Sağolsun geldi, ilgilendi.. Gün içinde birkaç kere daha kustum.. Pazar gününü ağrı sızı ve sancı içinde geçirdim.. Öğleden sonra kusmam azaldı ama mide bulantısı ve ağrısı geceye kadar devam etti... Ablamın ısrarına rağmen hastaneye gitmedim.. Mide şurubu içince biraz rahatlıyordum... Şurup içip uyudum ve sabah biraz daha iyi olduğumu farkettim..
Kalktım, üstümü başımı giyinip işe geldim.. Herkes, "neyin var, yüzün gözün kaymış" dese de, düne göre çok daha iyiydim.. Mide bulantısı az da olsa devam ediyordu.. Az ishal başlamış bir de baş dönmesi eklenmişti.. Aslında baş dönmesi de değil, böyle hâyâl aleminde gibiydim.. İșyerindekiler baktılar durumum tuhaf, alıp hastaneye götürdüler.. Serum bağlandı, antibiyotik ve başka ilaçlar yazıldı..
Ben gece soğukta kaldım diye en sorunlu ve hassas yerim olan midemi üşüttüm diye düşündüm ama doktor denizden mikrop kaptığımı söyledi..
Serumdan sonra biraz daha iyi oldum.. Şifayı veren Rabb'e şükürler olsun..
1 gecelik çadırsız çadır tatilimiz zehir oldu desem yeridir.. Yalnız bir şey daha farkettim ki, ne kadar güçlü olursan ol, hasta iken insan bir destek bekliyor.. Hem yalnız olup hem hasta olmak cidden çok zor bir şeymiş.. Allah öyle insanların yardımcısı olsun..
0 Yorum:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.