Ah bir bilsen, ne çok korkuyordum senden.. Ödüm kopuyordu, ben bir şey söylerim de yüzün asılır diye.. Dünya kadar derdin varken, bir dert de ben olurum diye dört dönüyordum etrafında..
Liseye giden yeni yetme velettik ikimiz de.. Dünya bizim etrafımızda dönüyordu sanki.. Ben çirkin ama ağzı laf yapan ergendim, sen okulun ve mahallenin en güzel kızıydın.. Zaten o güzelliğin sebebiyle başın beladan hiç kurtulmuyordu.. Daha o yaşta evine gelen görücüler, seni hemen evlendirmek isteyen abiler, ailenin hemen her konuda şiddetli baskıları ve sürekli gözetim altında tutulman... Daha neler neler.. "Güzellik her kapıyı açar" derler ama küçük şehrimizde senin tüm kapılarını kapatmıștı..
Ne zor görüşüyor, iletişim kurmak için ne kadar çok uğraşıyorduk, hatırlar mısın.. ? O zamanlar cep telefonu ne arar.. ? Lisenin arka sokağında, iki-üç günde bir 5 dakika görüşebiliyorsak, o günü kazanç sayıyorduk.. Teneffüslerde sen arkadaşlarınla, ben arkadaşlarımla gezerken, uzaktan uzağa bakışıyor, kaçamak tebessümlerle sevgimizi hissettiriyorduk.. Liseler arası futbol müsabakalarında, senin izlediğini bildiğim için herkesten fazla koşuyor, gol atınca ilk sana bakıyordum.. Sevincim de, sevincimi paylaştığım ilk kişi de sendin sadece.. Sevgimiz duyulur da ailenin kulağına gider diye, en samimi arkadaşlarımızdan başka kimseye söyleyemiyorduk.. Mektuplar vardı bizi birbirimize bağlayan.. Hemen her gün, arkadaşlar vesilesiyle birbirimize gönderdiğimiz en az 3 mektubumuz olurdu.. Bazen dörtlük yazardım sana, bazen ikimizin başrol olduğu minik hikâyeler.. Şimdi düşünüyorum da sanırım cümle uydurma sevgim, sana yazdığım mektuplardan miras kaldı..
...Sonra uzaktan ama masum sevgimizin duyulması ve istemediğimiz olaylar silsilesi.. Sen de ben de yaşımızın kaldıramadığı olaylar sebebiyle çok üzüldük.. Her neyse geçti gitti bir şekilde..
Her yaz olduğu gibi yine memlekete gittim.. Rahmetli babamın, "Öldüğümde beni memlekete götürün" vasiyeti üzerine, bir şekilde bağlanmıș olduk memlekete.. Hatıralarım sebebiyle oraları çok sevdiğimi söyleyemem ama hayatta en çok sevdiğim adamın toprağını ziyaret etmeden de duramam..
..Yani yine memleketteyim işte.. Çarşıda yürüyordum.. Karşı kaldırımda gördüm seni.. Elinden tuttuğun çocuğunla hızlı hızlı yürüyordun.. Sen hâlâ sen gibiydin; ben, ben olmaktan çoktan vazgeçmiştim..
Seni görünce... Amann neyse.. ! Yarım kalsın bazı şeyler, bizim gibi..