Bilenler bilir, ortaokul, lise döneminde benim üst taraftaki tüm dișler çürüdü.. Alt çenedeki tüm dișler sağlamdı ama üst çenedeki dișler perişan haldeydi.. O yıllarda çok çektim dişlerimden.. Ama cidden çok çektim..
Rahmetli babam dişçiye götürmüştü.. Dişçi dediysem, öyle aklınıza doktor gelmesin.. Eskiden mahalle aralarında bulunan çıkıkçılar vardı ya, tam da öyle eli becerikli bir adam dișçi olarak hizmet veriyordu.. Adını bile unutmam rahmetlinin.. Beşli amca.. Mahalledeki herkes ona giderdi..
Neyse işte, babam beni Beşli amcaya götürdü.. Beşli amca dişlerime baktı, "Bu dișler ölmüş, düzelmez, hepsinin çekilip damak yapılması gerek." dedi.. "Damak" dediği de yaşlı insanların kullandığı takma diş...
Benim için sorun değildi aslında.. Zira büyük sıkıntılar çekiyordum.. Kurtulmak istiyordum.. Ayrıca dişlerimin görüntüsünden dolayı da çok utanıyordum.. Babamlar durumu, İstanbul'daki ablamlara anlattılar.. Neyse ki Nilgün ablam, "Gencecik çocuk bu yaşta takma diş mi kullanır? Olmaz öyle, İstanbul'a gelsin, burada baktıralım." dedi.. Neyse işte, yaklaşık 2 sene daha o dișlerle devam ettim.. Lise bitti, İstanbul'a geldim.. Nilgün ablam, patronunun ablası olan, adaşı Doktor Nilgün'ün muayenehanesine götürdü.. Doktor Nilgün, epeyce iş olduğunu, aylar süreceğini söyledi ama kaplama yapılabileceğini ifade etti.. Biz tedaviye bașladık, aylar boyunca Merter'deki ofise gittim geldim.. Aylar sonra nihayet üst çenedeki tüm dișlerin kaplaması yapıldı.. Ağrı sızı ve çirkin görüntü son buldu..
Heyy gidi hey.. 17 yaşındaydım.. O kaplamalardan sonra aradan 25 yıl geçti.. 25 yıl boyunca kaplamalardan hiç șikâyet etmedim.. Ta ki geçen güne kadar...
Geçen gün Cankurtaran Sosyal Tesisleri'nde iftarda idim.. Niyetim iftar yapmak, sonra Ayasofya'da teravih namazını kılmaktı.. Ezan okuldu, dualar edildi, "Bismillah" deyip orucu açtık.. Çorbadan birkaç kaşık aldım.. Sonra pideyi ısırırken, benim 25 yıllık kaplamalar düşüverdi.. O kadar moralim bozuldu, o kadar üzüldüm ki, anlatamam.. Ön taraftaki 4 diş düştü.. Yerine takıp iki kaşık daha çorba aldım ama yine düştü.. Baktım ki artık yemek yemeye imkân yok, kalktım.. Hatta kasada bulunan görevli kadın, neden erken kalktığımı sordu.. "Dişim düştü" derken, yeniden dişim düştü.. Kadın bir tiksindi sanki.. Yardıma ihtiyacım olup olmadığını sordu.. Fiks menü olduğu ve sipariş ettiğim için 650 liralık hesabı verdi.. Dişlerimin kırılması yetmezmiş gibi bir de 650 liralık çorba içmiş oldum..
Hesabı ödedim.. Aile grubuna yazdım durumu.. Dișçi aramalarını istedim.. Ben yine de Ayasofya'da akşam namazı kıldım.. Sonra çıkıp Bahçelievler'deki nöbetçi ağız ve diş sağlığı merkezine gittim.. Doktor, yapacak bir şey olmadığını, kaplamanın sağlam olduğunu kaplamanın altındaki esas dişlerimin kırıldığını, yapıştırma yapılamayacağını, tutmayacağını, randevu alıp yeniden gelmemi, uzman doktorun görerek neler yapılabileceğini söyleyeceğini söyledi.. Ben yine de yapıştırmasını istedim ama dediği gibi yapıştırma da işe yaramadı..
Ertesi gün Bağcılar'daki bir diş hastanesine gittim.. Filmler çekildi, kontrol edildi.. Tüm kaplamaların çok eski olduğu ve hepsine implant uygulanması gerektiği söylendi ama o kadar param olmadığı için şimdilik kırılan bölgeye çözüm bulunmasını istedim.. 2 implant, 4 kaplama diş için 1700 Euroda anlaştık.. 1 saat beklersek, arada bizi alacaklarını, kırılan 4 dişin kökünün çekilebileceğini söylediler.. Yalnız epeyce bir iltihap varmış, onların da temizlenmesi gerekiyormuş..
Neyse çok uzatmayayım.. 4 diş çektirdim, kistler temizlendi, kemik tozu dökülüp 2 implant takıldı, dikişler atıldı.. Şişme olmasın diye buz tedavisi uygulamam, sıcaktan uzak durmam tembihlendi.. Antibiyotik, ağrı kesici hap ve çok ağrı olursa diye ağrı kesici iğne reçete edildi..
Aradan 4 gün geçti.. 4 gün içinde 4 kilo verdim.. Dudaklardaki şiş ve ince sızı hâlâ devam ediyor.. Konuşmam ve görüntüm berbat ötesi berbat.. Bayram böyle geçecek.. Bayramdan sonra dikişler alınacak, ölçü alınıp sonrasında geçici kaplama takılacak.. Bu da 15-20 güne tekabül ediyor.. Yaklaşık 3-4 ay sonra da geçici kaplamalar sökülüp, kalıcı kaplamalar takılacak..
Doğuştan kemik yapısıyla ilgili sorunlar, önce kendini ellerde, sonra dişlerde gösterdi.. 25 sene sonra yeniden diş sorunu gün yüzüne çıktı.. İnșaallah bu da geçer tabii de, yine de bu yazıyı okuyanlar dua ederse sevinirim..
Bizim memlekette, ön dişleri olmayana "mırık / mırığ" derlerdi.. 42 yaşında bir mırık oldum ben.. Utandığımdan maske takıyorum sürekli.. Utangaç mırık..