Olmadığı Yerde Olanlar..

Erken uyandım.. Benim gibi bir biçimsizin yatağında, senin gibi eşsiz bir kadının varlığının tadını çıkarmak için erken uyandım.. Sen uyurken seni seyretmenin, ruhumu güzelleştirdiğin bu ânın tadına varacaktım.. 

...Ama sen yoktun.. Hâyâllerin vardı, hissettirdiklerin vardı, kokun vardı, güzel ama hüzünlü yüzün vardı, beyaz ve pürüzsüz tenin vardı, içten bakışın vardı, ruhumu sevişin vardı, bana sahiplenişin vardı; sen yoktun..

Ey hüzünlü gözleriyle kalbimi sahiplenen kadın; anlatsana bana, olmadığın bir yerde, nasıl bu kadar olabiliyorsun..?


Daldan Dala, Halıdan Evliliğe..

Daldan dala atlayalım..

+ Kadın cinsinden korkulması gerektiğini annem kadın bir kez daha hatırlattı bana.. Aylık sadece ikiyüz lira para veriyorum, kendi maaşına bile el koydum, nerden/nasıl bulmuşsa, gitmiş her oda için halı almış.. İşten eve bir geliyorum ki, yeni halılar yere serilmiş.. Aylar önce bana, halı almamı söylemişti, ben de alamayacağımı belirtmiştim.. Aylar sonra ne yaptı etti, halıları aldı.. Helâl olsun valla..

+ Annem kadın, halıları aldı ya, şimdi de tutturmuş koltuk takımı alacakmış.. "Ya hu ne gerek var, sağlam işte" dedim, "Görmüyor musun, oturduğun yer hep beyazlaşmış" dedi.. Belli ki kafaya koydu, çekyat da alacak.. Korkulur bu kadından.. 

+ Ben de yeni bir televizyon aldım dün.. Hi Level marka, 55 inç.. Üçbinbeşyüzdoksandokuz lira verdim.. Benim gibi cimri biri niye böyle bir şey yaptı bilmiyorum ama yaptım işte.. Tabii annem kadın bunu da diline doladı, "Zaten televizyon vardı, niye aldın..? Çekyatlar bembeyaz olmuş, değişmesi lazım, sen tutmuş televizyon alıyorsun.. Yazık değil mi..!"

+ Yeni halı, yeni televizyon gelince, annem kadın dün diyor ki, "Yeni halı, yeni televizyon geldi, yeni çekyat da gelirse, artık yeni bir gelin de gelir inşaallah.." Cümle kurduktan sonra bir de alttan alttan öyle güzel gülüyor ki kurban olduğum, insanın içi eriyor..

+ Annem kadın bu konuda haklı.. Nasipse evleniyorum artık.. Pazartesi gidip evlilik için gün alıyorum.. 10.10.2021 tarihinde evleniyorum nasipse.. Tek sorun şuan için gelin adayı yok.. Belirttiğim tarihte müsait olan varsa,  evlenmek de istiyorsa, buyursun gelsin.. 

+ On Ekim İkibinyirmibir tarihi pazar gününe denk geliyor.. Evlendirme dairesine gideriz, öğleden sonra saat ikide nikâh kıyarız, nikâhımızdan sonra bir hafta balayına gideriz, sonra gelir işimize bakarız, yirmi yıldır evliymiş gibi monoton hayatımıza devam ederiz.. Benim için gayet güzel bir plân.. Düğün falan istemem; millet eğlenecek diye o kadar strese giremem.. Hem resmi hem de dini nikâh yeter..

+ Bak demedi demeyin, randevu defterinize yazın, o tarihte gelip beni bulun.. Bence gayet güzel bir evlilik teklifi yaptım şuan.. Benim gibi harika ve romantik bir erkeğin teklifini de kabul etmiyorsanız, kendinizden şüphe edin bence.. 

+ Halıdan girdim, evlilikten çıktım.. Daldan dala atlamak bu olsa gerek.. Tü tü maaşaallah bana.. 




Umudum Kar Tutmamış..

Bir video seyrettim ve seyrettiğim videodaki çocuğun sevdasına kapıldım kaç saattir..

Demek ki hâlâ kalbime ve umuduma kar yağmamış benim..  



Yaşlı Adam Yoksunluk Çekiyor..

Oysa sevilmekti tek derdimiz..


 Yıllardır tek beklentimiz...

.......

Neyse işte.. Anladınız siz..


Karanlık..

 Her yer karanlık..

Herkes karanlık..

Işıkları açın n'olur..




Âşk Yatağından Hürriyete..

 Evet, dün gece uyudum..

Âşk yatağında yaşadığım mutluluktan sonra ben hep uyurum..

Sen sanırsın ki 'ilgi göstermiyor bana',

Mutluluk uykumun adı sensin oysa..

....

Ya bir anlatın bana, 

bu savaşlar niye var..?

Niye kavga ediyor insanlar..?

Hürriyetin kokusundan mı mahrumlar,

Âşkın varlığını mı inkâr ediyorlar..?

....

Dün gece olduğu gibi

tenin tenime değdiğinde ,

utangaç bir gülümsemeyle,

gözlerini gözlerime diktiğinde,

tüm savaşlar son buluyor yeryüzünde..


Haydi gülümse..

Yorgun âşk yatağımızda,

Yürüyelim beraber hürriyete..!







Ucube..

 "Sen kendini istediğin kadar kandır.. Biz başkalarının gözünde ucubeyiz.."



Orta Yaş Bunalımı..

 Kaç gündür doğum günümün etkisinden çıkamıyorum bir türlü.. Birkaç yıldır doğum günleri, üzerimde olumsuz etki oluşturuyordu ama hiç bu kadar tepetaklak etmemişti beni..

Otuzdokuz yaşındayım.. 39.. Otuzlu yaşları bir daha göremeyeceğim.. Sürekli mazide yaşayan, benim gibi biri için o kadar zor ki.. Hayat bitti.. Gençlik bitti.. Yaşam bitti.. "Daha zamanı var" dediğim ne varsa, bitti gitti..

Orta yaş bunalımı, sanırım tam da böyle bir şey.. Ruh hercümerc olmuş durumda, hayat sıfır, âtiye umut sıfır, tüm beklentiler, tüm sözler, tüm çırpınışlar sıfır; elde sadece bolca yaşadığım hâyâl kırıklıkları var.. Ne fena bir durummuş meğer.. Hem de ne fena.. Nefes aldırmıyor insana..




Otuzların Sonu..

 31 Ocak..



Bu yıl son kez görüyorum otuzlu yaşları.. Seneye kırklı yaşları görebilecek miyim, muamma.. Kesin olan bir şey var ki, o da ömür çok çabuk geçiyor.. Günlerimiz de sayılı, nefesimiz de.. Oysa tevellüt 31 ocak 82 ; ruhum sadece 17.. 

Tüm gece düşündüm, ömür sahiden bu kadar hızlı mı geçiyordu..? İnsanın ruhu çocuk kalınca, bu kadar hızlı yaşlandığını fark edemiyor.. Bundan sonra Rabb'im ne yazmış bilmiyorum ama ben bu hayatı kendim için yaşayamadım.. Hep başkalarını mutlu etmek için uğraştım.. Haliyle bana hep üç numara büyük gelen bu hayattan, benim alacağım var.. Bunu yazın bir yere..
...
Onlarca cümle boşuna, Cahit Sıtkı tercüman olmuş zaten duygularıma :
...
 ...
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? 
Benim mi Allah'ım bu çizgili yüz? 
Ya gözler, altındaki mor halkalar? 
Neden böyle düşman görünürsünüz, 
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?

Zamanla nasıl değişiyor insan! 
Hangi resmime baksam ben değilim.
 Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
 Bu güler yüzlü adam ben değilim; 
Yalandır kaygısız olduğum yalan.

Hâyâl meyâl şeylerden ilk aşkımız;
 Hatırası bile yabancı gelir. 
Hayata beraber başladığımız, 
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir; 
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.

Gökyüzünün başka rengi de varmış! 
Geç farkettim taşın sert olduğunu. 
Su insanı boğar, ateş yakarmış! 
Her doğan günün bir dert olduğunu,
 İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
 ...