Sabah saat sekiz, onsekiz..
Sahurdan sonra uyku tutmadı bir türlü.. Sağa döndüm, sola döndüm, yastıkları düzelttim, üst üste koydum, kolumu yastığın altına soktum, yüz üstü yattım, sırt üstü uzandım ama bir türlü uyuyamadım...Kendimi mazinin kollarına bıraktım..
Hiç daha önce hayatınızda olan ama bir şekilde hayatınızdan çıkan ve daha önce hayatınızda kalıcı izler bırakan insanların, şimdi neler yaptığını düşünüp, onlar yeniden iletişim kurmak isterlerse ne tepki vereceğinizi düşündüğünüz oldu mu..?
Mesela Beyza.. Bana hep iyi davranan, seven, sevdiğini hissettiren, beraberken büyük çılgınlıklar yaptığım ama o zaman ki maddi imkân sebebiyle bir türlü ilerleyemediğim naif ruhlu, kıskançlığında bile bir hoşluk olan kadın; "Özledim seni, nasılsın?" diye mesaj atsa, ne derim..?
Mesela Derya.. Mor dağların prensesi Lebiderya.. Karakteri benimle hiç uyuşmayan, aynı evde kalsak muhtemelen 1 ay içinde ayrılacağım ama onunla iken âşk kavramını iliklerime kadar hissettiğim, bana bazı zamanlar sıcak davranan ama hiç duygularıma karşılık vermeyen, mesaj atsın diye saatler saydığım, Sarayburnu sahilde bir akşam kötü şeyler düşünerek tek başıma hüngür hüngür ağladığım, âşık olduğum kadar da hırpaladığım, son iletişimimizde ağır laflar ettiğim karanfil kokulu kadın; "Affettim seni, ne yapıyorsun?" dese, ne derim..?
Mesela Aynur.. Lise zamanı çıktığım, yıllar sonra yeniden iletişim kurduğum, kalbi güzel, iyi niyetli, düşünceli, tamahkâr, evliliğe en çok yakınlaştığım, âşkı değil ama sevgiyi hissettiren, bana sevdiğini hissettiren, içimden hep "tam evlenilecek kadın" dediğim, benim için büyük fedakârlıklar yapan, ailesi sebebiyle hayatımda kalıcı hasarlar bırakan, ailesi çöplükse eğer o çöplükte açan bir gül olan, son yaptığı ile beni çok ama çok şaşırtan memleket kokulu kadın; "Pişmanım, sen ne yapıyorsun?" dese, nasıl karşılık veririm..?
Ve sen.. Bu yazıları okuduğunu bildiğim, "Benim kalbim artık çalışmaz" dediğim bir anda kalbimin varlığını hissettiren, kendini sevdiren, benim kendimi sevmemi sağlayan, bana en büyük özgüveni kazandıran, yediren, gezdiren, mutlu eden, günaha sokan, sevap işlettiren, üzen, mutlu eden, kendi sığınacak bir liman ararken sığındığım liman olan, zekâsı ve bilgisine hayran olduğum, bana sabır kelimesinin ne olduğunu öğreten, dediğim dedik tavrımı yumuşatan, detaycı, karamsar ve sabırsız huyu sebebiyle çok kızdığım, pire için yorgan yakabilecek huyu olan, öğütlerimi hep kulak arkası eden, ne desem bir türlü yatışmayan, sinirli iken sinirlendiren, mutlu iken hayatı sevdiren, çok üzen, çok mutlu eden, bazen sevgisini hissedemediğim, bazen bana kendimi kocası gibi hissettiren, yemek kültürümü değiştiren, olumsuz yapısının sebebini anlayabildiğim, yüzde kırk üzüyorsa yüzde altmış mutlu eden, bazen yanından deli gibi kaçmak istediğim, bazen nefes alır gibi yanımda istediğim, olumlu veya olumsuz bir şekilde hayatı dolu dolu yaşamamı sağlayan, son dönemde iyice sabırsızlaştıran ve büyük kırılmalar yaşatan, olumlu ve olumsuz yönden kendi gücünün farkında olmayan kadın; korkularım gerçek olsa ve "Barıştım ben..Sen nasılsın?" dese, ne derim..?
Hiç düşündünüz mü, bir döneminize damga vuran, artık mazide kalan, yolu sizin yolunuz olmayan insanlar yeniden iletişim kurmak isterse, ne dersiniz..? Mazi, mazide kaldığı için mi güzel, yoksa mazinin gücünü âtiye taşıdığımızda mı güzel olur..?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 Yorum:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.