Tek Sevdiğim Adam Hatırası..

Yaklaşık 3 sene öncesi...

Acıbadem Hastanesi'nde, tek sevdiğim adam, bilmem kaçıncı kez ameliyattan çıkmış, iyileşsin diye dualar ediyoruz..

Aradan bilmem kaç gün geçti, yavaş yavaş toparlanmaya başlamıştı.. Gündüz işyerine gidiyor, gece de refakatçi olarak yanında kalıyordum..  Artık eskisine nazaran pek konuşmuyor, herkese neşe saçmıyordu.. Toplam yedi büyük ameliyat geçirmiş, günler ve geceler boyu endişeli bekleyişimiz devam ediyordu..

Bilmem hangi günün hangi gecesi, yatakta uzanırken kafasını kaldırdı ve bana baktı.. Sesi çok çıkmıyordu eskisi gibi.. Sesini duyabilmek için dikkat kesildim, yüzüne baktım.. Gayet kısık bir sesle, "Yaaa görüyorsun değil mi eşek sıpası.. Benim 7 çocuğum var; hiç değilse birinden biri bana bakıyor.. Sen böyle hastalanınca sana kim bakacak..?" dedi ve kafasını yeniden yastığa koydu..

Onca hastalıktan ve sıkıntılı günlerden sonra bana takılıyor diye sevinmiş, "Hele sen iyileş de hallederiz" gibi bir şey söylemiştim..

Aradan onca geçen zaman sonra aklıma bu tür anılar geliyor ve her defasında o fikirlerini beğenmediğim insanın gıyabında "o kadar haklıydın ki be baba, o kadar haklıydın ki" diyorum..

Bu hayatta, böyle bir adamın oğlu olmanın mutluluğunu yaşattığın için sana şükürler olsun Rabb'im..

El-Fatiha..

Felaket..

2020 yılına girmemizin üzerinden daha 1 ay bile geçmemişken; yaşamadığımız felaket kalmadı..

Rabb'im bundan sonrasını hayırlara çıkarsın; bizlere acısın, yardım etsin..



Huzurlu Olunca..

Huzurlu olunca erkenden uyuyor, telefonu elime pek almıyor, yazı yazamıyorum..





Tahmin..

İşyerinde, "Hadi hep beraber akşam tatlı yiyelim" dedik.. Sonra nasıl olduysa iş, ailelerin de katılmasına kadar ilerledi..

Tahmin edin, 20-25 kişilik grup içinde tek sap olan kimdi..?



Sükût-u Hâyâl..



Çok istiyorum diye mi bu kadar imkânsız..?



Çiçekçi ile Sohbet..

-- İyi günler, çiçekçi mi..?
-- Evet hanımefendi, buyrun..
-- Çiçek siparişi verecektim de..
-- Tabii buyrun, yardımcı olayım.. Hangi çiçek..?
-- İki dallı, mor renkli orkide çiçeğinden sipariş vermek istiyorum..
-- Tabii, stoklarımızda mevcut.. Üzerine bir not yazmak ister misiniz..?
-- Evet.. "Seni özlüyorum." diye yazın lütfen..
-- See-nii  özzz-lüü-yoo-rum. Tamam yazdım. İsim olacak mı..?
-- Evet.. Notun altına "Loçkam" diye isim belirtebilirsiniz..
-- Tamam hanımefendi.. Kime gönderilecek ve lütfen açık adres veriniz..
-- Adresss.. Adres bilmiyorum ki.. Kim olduğu da belli değil.. Bir kere bana çiçek göndermişti de ben kim olduğunu bilmediğim için herkesin olma ihtimalini düşünerek tüm Türkiye'yi araştırmıştım ya; bana o zaman kim göndermişse ona göndermek istiyorum.. Kim olduğu önemli değil.. Muhtemelen daha önce kovduğum, değer vermediğim, kim olduğunu bilmediğim birini çok özlüyorumdur ben.. Yani galiba.. Belki de özlediğimi sanıyorumdur.. Zaten önemli değil, bir sorun olursa, yeniden kovarım olur biter.. Sonuçta herşeye rağmen yıllardır peşimde gezecek kadar aptal biri.. Kovarım, değersiz biriymiş gibi davranırım, öldürürüm, tüm isteklerini yok sayarım, sesini keserim, haftalar boyu acı çektirebilirim, insan içine beraber çıkmam, onun yaptığı güzel şeyleri başkası yapmış gibi araştırır, iki güzel söze yeniden kendi peşime takarım.. Bana karşı hisleri olduğu için iki güzel söz sonrası hiçbir şey olmamış gibi davranmasını isteyebilirim.. Bilmediğim kişinin, bilmediğim adresine gönderin çiçeği, çok da önemli değil açıkçası..

Ölü Ruh..

Ruhum üşüyor..

Eyvallah..

Yenildim..

Kabul..





"Şeftali Tadını Bilmeyen Uzaylı" Günlükleri..

İşyerinde iken, yan odadan kahkaha sesleri geldi.. Merak edip gittim.. Bir kadının attığı tweeti gösterdiler.. Demiş ki kadın :

"Canım oğlum, aslanım, affet beni, özür dilerim; annen bugün de yuttu seni"


Okudum ama anlamadım.. Odadaki üç-beş kişi yüzüme merakla bakıyor, ne tepki vereceğimi gülümseyerek bekliyorlardı.. 

"Eee nesi komik..? Kimmiş ki kadın, niye üzmüş ki oğlunu..?" diye soruverdim.. Hay sormaz olaydım.. !

Kahkaha sesleri katlanarak arttı.. Bana bakıp bakıp kahkaha atıyorlardı.. Ben ise hâlâ şaşkın şaşkın bir şey anlamak için yazılana bakıyordum.. Aradan epeyce saniye geçtikten sonra nihayet durumu anladım.. Anladım ama iş işten geçmişti artık.. Bizimkilerin diline düşmüştüm bir defa.. Kurtuluş yoktu bana..

Tüm gün, 
"Ne kadar masumsun", 
"Açmamış bir gonca gülsün sen", 
"Kadın görmemiş masum köylüm benim",
"Şeftali tadını bilmeyen uzaylım" 
gibi cümlelerle alay etti durdular..

Muhtemelen bu olay, belli periyotlarla alay malzemesi olarak tarafıma karşı kullanılır.. Bir kadının tweeti başıma ne işler açtı ya..




Yatak Keyfi İşkencesi..

Pazar sabahları, uyandıktan sonra, yatakta uzun süre kalıp, yatak keyfi yapmamak gerekiyormuş..

Maziye dalıyor, artık olmayacak hâyâllerin seni esir almasına müsaade ediyorsun..

Gerek yok biriyle uyanmaya.. Tek olmak daha rahat..

Gerek yok arkadan sarılmaya.. Yorgana sarılmak daha hoş..

Gerek yok boynundan öpmeye.. Hâyâlini kurmak daha güzel..

Gerek yok vücudunu keşfe çıkmaya.. Tek başına uzanmak daha sevgi dolu..

Gerek yok beraber banyo yapmaya.. Tek başına banyo yapmak daha sempatik..

Gerek yok senin için hazırlanmış eşsiz kahvaltı masasına oturmaya.. Kalkıp büskivi yemek daha az yorucu..

Gerek yok sevmeye.. Kovulmamak daha huzur verici..

Gerek yok pazar sabahları yatak keyfi yapmaya.. Erkenden kalkıp televizyon seyretmek daha az hüzün verici..

Güvenilecek İnsan .

Size tavsiyem; güvenebileceğiniz birini bulmuşsanız, o kişiyi elinizden kaçırmayın sakın.. Zira görünen o ki, güvenilir insan sayısı çok azalmış bu ülkede..