Kalp, öyle güzel bir şey ve kalbe konulan sevgi öyle kutsal ki.. Sırf sevebilme yetisini ve sevdiğine sahip çıkma iradesini verdiğini için bile Rabb'e binlerce şükür edilmeli..
Daha kulağımıza okunan ilk ezanla sevgi sarıyor kalbimizi.. O ilk ezanla, baştan sona sevgi oluyor, süt kokusu gibi sevgi kokuyoruz.. Ömrümüzün her anında, kendimizde var olan sevgiyi bir başkasında arıyor, bulunca o insanı baş tacı ediyor, bulamayınca son nefesimizi verene kadar aramaya devam ediyoruz..
Sevginin onlarca çeşidi var elbet ama karşı cinsten bir başka faniye olan sevgiyi hissettirmenin de onlarca yolu var.. Bazen özlem şeklinde belli ederiz sevdiğimizi, bazen şakalarla, bazen sarılmayla, bazen tartışmalarla, bazen dokunmayla.. Bazen de üşümekle...
Ben, elli yıldır aynı yastığa baş koyan, bir anne ve babadan olmayım.. Son beşik olduğum için biraz şımarığım, haliyle onlara karşı daha rahatım.. Onların kavgalarına, tartışmalarına, sarılmalarına, şakalaşmalarına çok tanık oldum.. Birbirlerine sinirle baktıkları anları da gördüm, birbirlerine şefkatle bakma anlarını da.. Bazı geceler yaptıkları yaramazlıklar kulağımıza kadar gelmedi değil, bazen de bir yorgan için saatlerce kavga ettiklerini bilirim.. Birbirlerine karşı "senden bıktım" dediklerini çok duydum ama bilirim ki birbirlerini hep sevdiler.. Ki zaten elli yıldan sonra artık hem karakter olarak hem de fiziksel olarak birbirlerine benzemeye başladılar.. Onlar artık yek vücut oldular; Mevlam, onları bizim başımızdan ve birbirlerinden ayırmasın, sağlık, huzur ve mutluluk versin..
Sevgi kendini bir şekilde ifade ediyor, dedim ya, sevdiğine dokunmanın, sarılmanın yanı sıra üşüdüğünü dile getirerek sevdiğinin yanında olmak istediğini de hissettiriyorsun bir şekilde..
Ameliyat sebebiyle, babam, yaklaşık 1 aydır annemden ayrı bir şekilde, salonda uyuyordu.. Allah'a şükür, artık neredeyse tamamen iyileştiğinden, normal yatağına geçmesi gerektiğini defalarca söylesek de, çocuk gibi ilgi göstermemiz hoşuna gittiğinden, yatağına geçmemek için inat ediyordu.. Dün, "üşüdüğünü" söyledi.. Doğalgazı açalım, dedik, yok, dedi.. Kalın bir yorgan verelim, dedik, istemedi.. Anladım ki, babamın üşümesi, elli yıllık karısına olan hasretinin göstergesiydi.. Yaşı epeyce geçkin olmasa, aklıma ayıp şeyler gelecekti ama bu yaştan sonra olsa olsa bedenini şehvet hisleri yerine sevgi hisleri sarmış olmalıydı.. Sohbeti fazla uzatmadan, “Ben, bu gece, karıyla yatayım bari... Uykulu bir halde tekme atarak beni öldürme ihtimali var ama bu riski göze almaktan başka çare yok.” dedi.. “Maaşallah öyle kilolu ki, üzerimize kar yağsa, karının yağları sebebiyle üşümem ben” diye de ekledi..
Gece, bir ara, “Yav yorganı versene.. Üstümü açma diyorum sana.. Hasta edeceksin beni.. Senin yüzünden elli senedir uykuya hasret kaldım..” diye atıştıklarını duydum.. Sonra ne zaman sustular, işi nasıl tatlıya bağladılar bilmiyorum.. Üşümeyi bahane eden, elli yıllık iki sevgili, birbirlerine dokunup uyurlarken, ben böyle mübarek insanların evladı olmanın mutluluğu ile yalnız yatağımda ince yorganıma sarılıp, huzur içinde uykuya dalmışım..
2 Yorum:
çok güzeldi be kalemhanem...çok...gözlerim doldu okurken...anne-baba ve hatta kardeşler bir arada olmanın keyfi bir başka.kopuk aile olmak,bir şekilde iletiişim güçlüklerinin yaşanması hayatı ne zora sokardı.çok şanslıyız bu bakımdan.ne güzel örnekler var hayatımızın içinde.tabi sen benden bir adım öndesin,bir de bunları anlatabilme yetin var.güne ne güzel hislerle başlamama vesile oldun...Allah anne-babana ve sana uzuunnnnn,sağlıklı,huzurlu ömürler versin...
Kelimelerle Dans ;
Beğenmen hoşuma gitti inan.. Ne mutlu bana..
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.