Kız Kulesi Âşık Olmuş Galata'ya.. Görebiliyor Musun..?

Kız Kulesi'nin, yüzyıllardır süren, Galata Kulesi'ne olan âşkını bilmeden, her gün vapura binip, denizi seyretsen, bir kıtadan diğerine geçsen ne olacak ki..? Sen, o ikisinin âşkını görebiliyor, oradan her geçtikçe ruhunda hissedebiliyor musun, ondan haber ver..

Onlar her gün bakışıyor, günün birinde kavuşmayı hâyâl ediyorlar.. Martılar vasıtasıyla iletişim kuruyor, âşklarını canlı tutuyorlar.. Ben, onları duyuyor, görüyor, Şehr-i İstanbul'u bu sebeple seviyorum..

Otobüste Gözyaşı..

Otobüste iken, hiç tanımadığınız birinin güzelliği kalbinize dokundu da ağlamaya başladığınız oldu mu..?

Benim oldu..



Kova Burcu Erkeği..

Neden aşağılık, karaktersiz bir insan olduğumu nihayet buldum.. Kova burcu erkeğiymişim.. Daha fenası da yükselenim ikizlermiş..

Rabb'im beni bu burçta yarattıysa, esasında benim de pek suçum yok.. 

Bende sevmediğiniz, saçımı-başımı yolmanıza sebep olan tüm özelliklerim, bu kova burcu erkeği olmanın getirisiymiş.. Ancak elimde olmayan bir durum olduğundan, bu halimle bile kabul edin ve sevin lan beni..



Off Pofff..

Anlatılmaz bir durgunluk çöktü üzerime.. Hiçbir şey yapasım yok.. Bilgisayarı uyku moduna aldım, bütün evrakları masanın kenarına dizdim, kafamı masaya koydum, gözlerimi kapatıp, sözlerini bilmediğim bir türkü mırıldanıyorum..

Uyumak bir çözüm aslında, ah bir de uyanmak olmasa..





2500 Liralık Kitap Alan, Çağdaş ve İlericiyiz Biz..

Yılmaz Özdil, muhalif kimliğini kullanıp 2500 liraya kitap satsın; sen hâlâ bana çikolatalı gofret ve çay ısmarlama.. Ayıptır yani...

Çok Özledim Be..

Arkadaşım bağlama çalmış, babası da türkü söylemiş.. 1 dakikalık videoyu, instagramdan izledim de izledim defalarca..

Sonra durduk yere ağlayınca, "Ne oldu, niye ağlıyorsun?" diyorlar.. Ben de bahane üstüne bahane aramak zorunda kalıyorum..

Neyse...

Şimdi duygu dünyamla ilgili onlarca cümle kurardım da, siz anladınız zaten..

Çok özledim be..





Mandalinalı Kek Gibiyim..

Kapı önüne, poşet içinde bırakılmış mandalinalı kek gibiyim..

Tadım güzel diye insanları mutlu ediyorum..

Kapıya kimin tarafından bırakıldığımı bilmiyorum diye tedirgin ediyorum..

Aynı anda mutluluk ve tedirginlik verebiliyorum..





Salacak'tan Üsküdar'a..

Yağmurlu bir İstanbul gününde şahidim,
içli bir türkü söyler gibi bakan gözlerin,
derdini anlatmaya niyetlenmiş ellerin,
sen konuşmaya başlamadan, seni susturan sözlerim...

Biliyorum, bilseydin,
benimle birlikte Salacak sahilinden yürüyerek Üsküdar'a gelmezdin..

Şimdi tıpkı senin gibi benim de içli bir türkü söylüyor gözlerim..

14 Sene Olmuş Paşam..

Eskiden, patik ve atkı örerek beni düşündüğünü, soğuk havalarda ısınmam için aklında olduğumu hissettiren insanlar vardı.. Şimdi utanmasalar; naylon çorabı 20 liradan satacak insanlar doldu etrafıma.. Yaşlandım ya; karizma bitti, patik ve atkı örenler kalmadı.. Hey gidi hey.. 
.........................................
Şimdi yine aklıma geldi; yıllar yıllar evvel, telefonuma "paşam" diye başlayan veya biten mesajlar geliyordu.. Nasıl da seviyordum "paşam" denilmesini.. Ben ne zaman bu kadar yaşlandım, ne zaman o güzellikleri kaçırdım..?
.........................................
2005 yılında e-günlük tutmaya başlamışım.. Rabb, nefes verdi de 2019 yılına girdiğimizi görebildim.. Yani neredeyse 14 senedir yazıyorum; bir türlü bitiremedim, bir türlü kendimi en iyi şekilde ifade edip, söyleyeceklerimi tamamlayamadım.. 14 senedir, zırıldanıp duruyor, bir adım ileriye geçemiyorum.. 14 sene.. Ondört.. ! Hayat, sahiden de göz kırpma mesafesi kadar bir zaman dilimiymiş.. 



Olmadı.. Olmuyor..

Konunun bir önemi yok.. Hayatımdaki hangi konu olursa olsun, "Bu defa oldu galiba.." dediğim ne varsa OLMADI..



Kimim Ben, Kimim..?

Bu ev kimin..?
Bu hayat kimin..?
Bu iş kimin..?
Bu kalp kimin..?
Bu giysiler kimin..?
Bu surat kimin..?
Bu dert kimin..?
Bu mutluluk kimin..?
Bu gözyaşı kimin..?
Bu ruh kimin..?
Bu günah kimin..?
Bu sevap kimin..?

Kimim ben, artık bilmek istiyorum kimim..?

Yeni Yıl..



Geçen sene 2018 yılına girdik; ocak, şubat, mart, nisan...derken aralık geldi : "Ohh be bu aylardan da kurtulduk" derken; hoopp yeniden ocak'a dönüş yaptık.. 12 ileri,12 geri; bu hayat böyle geçmez ki.. Bari hayat döngüsü hep aynı olmasın diye; her senedeki ayların adını değiştirsinler.. 2019 yılındaki ayların isimleri farklı olsun, 2020 yılındakinin farklı.. Hayata biraz yenilik ve renk getirin ya hu..