İftar Daveti..



Çok pis boğaz bir herifçioğluyumdur.. Bu pis boğaz herifçioğlu oluşum yüzünden de sonra çok pişman olan bir herifçioğluyumdur..




Günler önce, bizim Duygu Kız, facebook denilen sosyal paylaşımın vazgeçilmez sitesinde, "zor günler geçirdim, iyileştim, yanımda olanlara teşekkür ederim" mealinde bir cümle yazmıştı.. Ben, bu cümleyi okuduktan sonra iyice düşünmeden, ölçüp-biçmeden, "Kuru kuru teşekkürü herkes eder.. Hazırlayacaksın yemeğini, zor gününde yanında olanları davet edeceksin; arada hiç yanında olmayan biri olarak da beni ekleyeceksin ki, senin yanında olup sana destek verenlere, beni gösteresin, "bu utanmaz bana destek olmadı" diye örneklerine beni alasın.. Ben arada yemek yerken, sen bana verip veriştiresin.. " mealinde cümleler kurdum.. Bizim Duygu Kız da, bu cümlelerden sonra yememiş, içmemiş yemek hazırlayarak, bizleri iftara davet etmiş.. Esasında o yine sessizdi de, ben telefon açtım; şunları şunları da çağırarak, iftara davet etsene bizleri, demiş bulundum.. Kızcağız da kerhen kabul etmek zorunda kaldı..


Neyse efendim; iftar davetini aldık almış olmasına ama iftara çağrılan onyedibinyirmiüç kişiden, pis boğazı sebebiyle daveti kabul eden sadece ben olmuşum.. Diğer onyedibinyirmiiki kişi, Duygu Kız'ın yemek yapmayı bilmediğini bildiklerinden, yaptıkları yemekleri de yaktığını gördüklerinden, bahanelerle geçiştirmişler davet teklifini.. Kimi, ikiz kulelere uçak düştü, yıllardır yastayım, gelemem, demiş.. Kimi, köyden yeni geldim, şehirde kaybolurum, demiş.. Kimi, manikür-pedikür yaptırmadım, demiş.. Kimi, saçının uzunluğundan dem vurmuş, kimi boyunun kısalığından.. Velhasıl-ı kelam; benden başka davete icabet eden kimse olmamış.. Ben de zaten yumurta, tavuk nagıt yemekten bıktığım için daveti kabul ettim.. Sırf pis boğazım sebebiyle.. Ama etmez olaydım..!


...Toplam yirmi dakikalık sürede yanık yemekler yiyecek ve karnımı doyuracağım diye, sekiz günlük yola koyuldum.. Mübalağa ediyorum sanmasın kimse ha..! Benim evim Halkalı'da, Duygu'nun evi Pendik'teki havaalanında.. Bu uzun yolun üstüne bir de Şehr-i İstanbul'umuzun insanı çileden çıkaran trafiği eklenince, hayattan beziyorsun.. Evden çıkarken traş olmuştum, Duygular'ın evine vardığımda, sakallarımın uzunluğu 1 metreyi bulmuştu.. Varın gerisini siz düşünün..!


Neyse efendim, elimi-kolumu sallayarak kapı zilini çaldım.. İçeri buyur eden yok.. Ezan saatine 15 dakika kalmış, beni içeri davet etmeden, "Aaa sen erken geldin, seni beklemiyorduk" mealinde cümleler kuruyor bizim kız.. Eline çöp poşeti almış, bana uzatıyor; kapıcıyı bekliyorlarmış.. Zaten benim hayatım hep böyle olmuştur; kapıcının bile beklenildiği, benim beklenilmediğim bir hayat benimkisi.. 


...Artık dayanamadım da "İçeri davet etmeyecek misin..? " diye sormak durumunda kaldım.. Evde Duygu ve güzel kız kardeşi vardı.. (Kız kardeşi için bir parantez açmam gerekiyor.. "Kızkardeş" diyorum ama öyle aklınıza  sıradan bir kızkardeş gelmesin.. İncecik, çıtı-pıtı, adamın aklını başından alan bir hatun gelsin akıllara.. Uzun zamandır kur yapıyorum kendisine.. Daha doğrusu kendisine yapamıyorum da, ablasına diyorum ona söylemek istediklerimi.. İşin kötü tarafı, ben, kızkardeşine kur yaparken, kızkardeşi bana "abi" diyor.. Bu kelimeyi öyle içten söylüyor ki; terliği alıp saldırasım geliyor.. Hayır yani söyleyecek o kadar güzel söz varken, hayatım, canım, bi'tanem, denilebilecekken, "abi" denmesi bence doğru değil.. Biri bana "abi" deyince, kur yapma isteğim kayboluyor ya hu.. Ben, ne yaparım da Duygu'nun kız kardeşini tavlarım, diye elli takla atarken, kızın bana "abi" demesi, sakallarıma bir adet beyaz kıl daha eklenmesine vesile oluyor.. Bu tür kelimeler beni daha hızlı yaşlandırıyor.. )




Ben eve vardıktan onbeşdakika sonra ezan okundu.. Dualar edildi, oruç açıldı.. Menüde, çorba vardı.. Tavuk kızartma, patates kızartma, pilav, sarma ve salata vardı.. Esasında yaptıkları planda, patates kızartması yokmuş.. Trafikte çektiğim sıkıntıyı mesaj olarak Duygu'ya ilettiğimden, kendisi kızgın olduğumu anlamış ve gönlümü almak için patates kızartması yapmaya karar vermiş.. İyi ki de o kararı almış.. Yoksa benim davet edildiğim bir evin menüsünde, patates kızartması yoksa, ben yemek yemeden kalkıyorum o masadan.. "Masa adabından, misafirlikten, saygılı olmaktan" anlamam ben.. ! Patates kızartması varsa severim o masayı da masayı hazırlayanları da.. Yoksa kusura bakmasın kimse..


Yemekler güzeldi.. Pilavı ayrıca bir beğendim.. Bu kadar çok yemek yapmaya gerek yoktu bence ama Allah razı olsun, ben azalttım, Allah bereketlendirsin, arttırsın.. Fazlasıyla doydum.. Hatta öyle ki, genelde benim tabağımda yemek kalmaz ama bu defa çok doyduğumdan tamı tamına 3 adet pirinç tanesi kaldı tabağımda..


Yemekten sonra çay geldi.. Çayın yanında dondurma.. Dondurmanın yanında pasta.. (Pastayı da Duygu'nun kızkardeşi yapmış.. "Senin için özel yaptım" dediğinde, dünyalar benim olmuştu.. Dedim ki, "Tamamdır, oldu bu iş.. Kızın kalbini çaldım.. " Cümlenin sonuna ismimi belirtir bir "abi" kelimesi koyduktan sonra hayallerim kursağımda kaldı ama saniyelik hayal kurmak bile güzeldi be.. )


Çay, dondurma, pasta, aynı anda gelince, içimden, "Oğlum, tamam, kalk, yola koyul.. "Ye de hemen git" demenin en nazik yolunu bulmuşlar.." diye dedikodularını da yaptıktan sonra ayaklandım.. Tam çantamı alınca, Duygu'nun annesi aradı.. Bana selam iletti.. Nezaketen "Buyursun yazlığa da gelsin" demiş ama benim ne kadar utanmaz olduğumu bilmiyor..  Teklifi hemen kabul ettim.. Ben, teklifi kabul edince, "aslında ev küçük, çok kalabalığız" falan demeye başladılar ama valizimi hazırladım bile.. Duygu, "Yazlığın yanında pansiyon var, bize gitme, oraya git" diye açık açık dile gelse de, ben gidip annesi, babası, halası ve erkek kardeşiyle denizde günümü gün edeceğim.. Zaten bayramda kızkardeşi de gelecekmiş.. Kızkardeşi de eklenince, mutlu bir aile tablosu olacak benim için..


Yola çıkmadan önce, elime bir poşet yemek tutuşturdular.. Esasında poşeti deli gibi almak istiyordum ama yarım ağızla "Yok, istemem, bu kadar yol taşıyamam" falan dedim.. Neyse ki bana aldırış etmediler de poşeti elime verdiler ve beni yolcu ettiler.. İyi ki de vermişler, sahuru da o yemeklerle yaptım.. Sarmaların birçoğu ise buzdolabında duruyor..


Demem o ki; Duygu, sana teşekkür ederim.. Allah evinize bereket, ailenize huzur, sağlık ve mutluluk versin.. İşin sebebiyle çok böcek öldürüyorsun ama açlıktan ölmek üzere olan benim gibi bir böceği doyurdun ve yetmezmiş gibi bir de iki günlük yemek ile yolcu ettin.. Bin yaşa sen e mi..! (Bir de şu kızkardeşini ayarlasan var ya....... )






Okuyucuya Not : Her türlü iftar daveti kabul edilir.. İftar daveti verilmiyorsa bile, çöpe atılacak yemekler, değerlendirilmek maksadıyla tarafıma ulaştırılabilir..










2 Yorum:

teşekkür de ne demek...ben ne yaptım ki...? her zaman ki gibi,yakmamaya çalışarak(ve bu sefer başararak:) ) en sevdiğim şeyi yaptım, yemek pişirdim.keşke diğer ortak arkadaşlarımız da olabilselerdi ama kısmet değilmiş diyelim.
İyi ki geldin çocuk...soframıza misafir oldun.evimizi şenlendirdin.Hatta öyle ki evimize ramazan ruhu getirdin.
sana belli etmedim ama yolda çektiğin sıkıntı ve bir türlü gelemeyişine öyle üzüldüm ki keşke niyetlenmeseydik bu iftar işine bile dedim.Ama vallahi sana üzüldüğümden dedim.tüm bunları sana bir kaç adet patates kızartmasını uzatırken aslında kalbimden geçirdim.oruçlu halde onda yolu geldiğin,evimize neşe kattığın,günümüzü renklendirdiğin için tüm kalbimizle teşekkür ederiz. evimizin kapılar sana ve tüm arkadaşlarımıza fırsat bulduğunuz ve uzak yolumuzu çekilir kıldığınız her an açıktır bilesiniz.

hastalık dönemindeki teşekkür yazısını üzerine alınmaman ve destek olmadığını düşünmen de bir bakıma haklısın.evet her gün her an yanımda değildin.hatta bazen ben dertleşmek istediğimde sen beni tersledin.ama beni herkesten iyi tanırsın.neyi ne kadar dışa vururum da nasıl toparlanırım en iyi sen bilirsin.dolayısı ile tüm arkadaşlarım gibi bu yemeği sen de hak etmiştin.inşallah başka iftarlarda kalabalıkça evimde yine ağırlamak kısmet olur bana.evime ramazan ruhu sayende yansıdı...varol sen.hep ol hayatımda...

 

Kelimelerle Dans ;
Yemek pişirmeyi sevmek, güzel bir şey.. Bunu sevmeye ve beni davet etmeye devam et..
Tekrar tekrar teşekkür ederim.. Ben azalttım, Allah arttırsın.. Evinize bereket, ailenize huzur ve sağlılık versin..

 

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.