Rüya..



Hani geçen gün bir e-posta atmıştım da seni kızdırmıştım ya.. Hani tramvayda 52 Lira için ağlayan adamdan, insanların aç olmasından, insanlar bu kadar açken benim zevk-i sefa sürmemin vicdanımı sızlattığından; hani adamın iç çekmesinden, gözlerinden akan yaşların kırmızı renge bürünmesinden, işyerinden maaş alamamasından, bunaldığından, isyan edecek noktaya geldiğinden, durum bu kadar vahimken, benim bir günah peşinde koşmamın ve vicdanımı hercümerc ettiğinden bahsetmiştim ya.. Hani senden özür dileyerek anlayış beklediğimi, seni sinirlendirdiğimi ifade etmiştim ya..

     Sana, o e-postayı gönderdikten sonra Didem'in e-postası ulaştı bana.. Beni rüyasında görmüş ve rüyasını anlatmış.. İzin aldım ve o rüyayı buraya da aktarmak istedim.. Ne kadar vahim bir durumda olduğumu görmeni ve beni anlayışla karşılamanı istedim..




"
...
Dün gece ömrümden ömür götürdün rüya da olsa.. hani bazı rüyalar vardır o kadar gerçekçidir ki rüyanda biri seni boğuyodur gerçekten de o anki acıyı hissedersin kalktığında zor nefes aldığını hissedersin.. yada birileri seni öldürüyosa bi kurşun giriyosa canın yanar kalkınca hafif bi ağrı hissedersin.. bende olmuştur öyle arada..

...

birlikteyiz, böyle garip bir yerde ilerliyoruz.. tam olarak normal bir cadde yer gibi değil.. tuhaf ama çok da güzel .. mis gibi de kokuyo öyle hoş ki mutlu hissediyosun birden kendini.. sana soruyorum kokuyu duyuyomusun diye , evet diyosun harika.. gülümsüyoruz sonra.. ve sen bizden epeyce bir uzak mesafeye yöneliyosun ordan geliyo koku diye.. oysaki tam tersi koku bizim olduğumuz taraftan geliyo en azından ben öyle hissediyorum orda.. senin dediğin yerden ise ağır bi koku yayılıyo ama güzel kokuyu bastıramıyo.. sonra orada bi kız beliriyo alımlı cezp edici şekilde giyinmiş.. sen onu fark edince gözlerin parlıyo.. kız ellerini açıp seni çağırıyo.. sen de ona gitmek istiyosun


bir de kızın az ilerisinde de biri oturuyo bacak bacak üstüne atmış yüzünde öyle bir keyif var ki dünyanın en mutlu insanı sanki aynı zamanda alaycı, merakla izliyo sadece.. sen görmüyosun onu ama.. gitme diyorum sana gidicem diyosun.. ben sana ne olur gitme diye ısrar ediyorum sen de gitmekte ısrar ediyosun.. kız cayır cayır yanan bi ateşin ortasında oysa.. ben öyle görüyorum , <Çocuk> gitme yanıcaksın alev topu var orda diyorum, senin gözün hiçbişeyi görmüyo görmüyosun o ateşi, çünkü nefsinin ateşi öyle bir sarmış ki seni kör gibisin.. sen orayı bahar kokuları yayılan yemyeşil bir bahçe gibi görüyosun.. ve ilerliyosun kolundan tutuyorum hayıırr ne olur gitme diye kolunu elimden kurtarıp birkaç adım daha atıyosun..ben de peşinden gelmeye çalışıyorum birkaç adımdan sonra önümde camdan kapı varmış gibi çarpıp kalıyorum olduğum yerde, gelemiyorum.. sadece izliyorum seni .. sen gidiyosun yaklaşıyosun ateşin içine doğru kız sana öyle bir gülümsüyoki kolları açık hala senibekliyo.. yanına varıyosun o anda hiçbişi olmuyo , ama kıza dokunduğun anda kız ortadan yokoluyo birdenbire ve sen o cayır cayır yanan ateşin içinde kalıyosun, ben dehşetle izliyorum Allah’ım yardım et diye geçiriyorum içimden. o az ileride oturan da kılını kıpırdatmadan izlemeye devam ediyo bu sefer dahada bir gülümsüyo zafer kazanmışcasına geriliyo, elinde mısırı yanında sevgilisi, bi film seyreden biri gibi tavırları..(şeytan olarak düşünüyorum ben onu)


sen yanıyosun çığlık çığlığasın ben ağlıyorum deli gibi.. bişi yapamıyorum çünkü sadece izliyorum seni öyle..! öyle acıklı bi sesin vardı ki öyle can yakıcıydı ki.. nasıl tarif ediyim ki sana , bi bebek düşün ateşler ortasında ve o körpe teni yanarkenki çatlayan sesi gibi sızlatan dayanılmaz bi ses… parçalanıyorum sandım öyle izlerken seni sızım sızım sızladım, benim çığlıklarım da karıştı ortaya .. sen Allahım Affet diye inledin, ölmüyosun da yanıyosun sadece..

ben de yalvarmaya başladım ağlaya ağlaya Allah’ım ne olur affet kime gideriz Sen den başka kimden merhamet umarız ne olur geri çevirme ne olur bağışla .. diye. sonra bi ses duydum biri vardı belli belirsiz yanımda, git hadi uzat ona elini dedi.. yanına gelip elimi uzatmam gerekiyodu sana, alevlerin içine.. ben yavaş yavaş ilerledim yaklaştım, sadece yakıcı bir güneş kadar sıcaklıktı bana ulaşan. ellerimi uzattım sana ama ateş yakmadı beni.. ve tutup ellerinden çıkardım seni… çok kötü haldeydin hala inliyodun sonra tövbe ettin kelimei şehadet getirdin sen öyle yapınca o bana git dien belli belirsiz varlık sana dokundu, nefis insanın en büyük düşmanıdır, şeytanın en büyük yoldaşıdır o, Rabbine sığın şeytandan dedi .. elini çektiğinde normale döndün bütün sızlanmaların geçmişti.. ben yine dayanamayıp ağladım tabi.. sonra da zaten dehşet verici bi rüya olduğu için kendi sesimi fark etmeye başladım gözümü açtım boğazım düğümlenmiş gözümden yaş aktı bir iki damla.. azıcıkta ağladım açıldım sonunda :) ezan okunuyodu işte ve şükürler olsun dedim rüyaymış.. bol bol dua ettim.. balkona çıktım hava aldım oohh mis gibiydi herkes uykuda ortalık sessiz sadece kuşların sesi var.. ve sabahın kokusu.. sabahın çok değişik bir kokusu var sen de fark ettin mi hiç? Bol bol çektim içime.. öyle işte…



geçenlerde hiç rüya görmüyorum die yakınıyodum.. uzun bi aradan sonra böyle bi rüya tokat gibi oldu.. bukadarda dememiştim ben canım.. daha güzel neşeli bişiler göreydim ne olurdu.. ne anormalim yaa ne biçim rüyalar görüyorum anlamıyorum kiii.böyle işte...


...

"















0 Yorum:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.