Yine Yılbaşı.. Yine Kırmızı Don Vakası..


Şşşş.. "Şans getirir" diyerek, yılbaşında kırmızı don giyinen hanım teyze..! Bir baksana bana..

Ne oldu..? Giyindiğin kırmızı don, şans getirdi mi yılın ilk gününde..?


Farkettin mi, bilmem, Taksim'de yine onlarca kadın tacize uğradı.. Nişantaşı'nda kavga çıktı.. Alkollü sürücüler yüzünden, yollar, kan-revan oldu.. Bir anne ve iki çocuğu, yanarak öldü.. Sarhoşlar, kaldırımlarda sabahladı.. Van'daki depremzedeler, soğukta ve kar yağışının altında, bir çadırda uyudu.. Afrika'da onlarca çocuk, sen hindi yerken, açlıktan öldü.. Suriye'de kardeşler, birbirini öldürdü.. Çin'de Uygur Türk'ü vuruldu.. Batıda sarhoşlar, sabaha kadar ahlâksızlığın en âlâsını yaptı..

Hanım teyze, senin giyindiğin kırmızı don, ülkemiz ve dünya geneli için pek bir hayra sebep olmadı.. Peki sana bir faydası oldu mu..? Veya sahiden, âtide sana faydası olacağına inanıyor musun..?

.............................................
Geçen sene, yılbaşı günü, bir firma, reklam amacıyla, Taksim'in meydana çıkan tarafında, bir apartmanın ikinci katından aşağıya yüzlerce kırmızı don attı.. Yedi yaşındaki veletten tutun da seksen yaşındaki hanım teyzeye kadar herkes bu kırmızı donları kapmak için amansız bir mücadeleye giriştiler.. Ben, bu haberi, televizyondan seyrederken, iyi niyetli olarak, "Ee bedava mal, normaldir.." diye düşünüyordum.. Haberin devamında, kırmızı donlardan birini kapan hanım teyzeye, muhabir, "Teyzeciğim, kırmızı çamaşırı kaptınız, ne düşünüyorsunuz..? " mealinde bir soru sordu.. Hanım teyzem gülümseyerek, biraz da utangaç bir halde, "Kızım, bunları yılbaşında giyinince şans getiriyormuş, evin bereketleniyormuş.." deyiverdi..

Güler misin, ağlar mısın..? Artık şansı-bereketi, kıçımıza taktığımız donlarda arar olduk..


Yıllar yıllar evvel, delinin biri, kuyunun birine, "Yeni yıla nasıl girersen, tüm sene öyle geçer.. " diye bir taş atmış.. Biz de "akıllılar" olarak yıllardır o kuyuya atılan taşa iman eder olduk.. Yeni yıla girerken, deli dana gibi bağırıyor, şarkılar-türküler söylüyor, şampanyalar patlatıyor, lay lay lom yapıyoruz.. Yeni yıla eğlenerek girenler de var, sevişerek girenler de.. Tüm sene ders çalışayım diye, yılbaşına girmeye birkaç dakika kala, eline matematik kitabı alıp, soru çözerek giren öğrenciler bilirim ben.. Bundan sonra iyi bir Müslüman olayım, diyerek, ibadetle girenler de var.. Çok parası olsun diye, yeni yıla girerken para sayarak girenler de...

Önce eğlence olsun diye yapıyoruz, söylediğimiz yalana, zamanla kendimiz bile inanmaya başlamamız gibi sonra bu saçmalıklara gerçekten inanmaya başlıyoruz.. İşin vahim tarafı, kendi halimizi görmüyor da, danaya tapan, kendi elleriyle put yapan ve kendi elleriyle yaptığı puta tapan adamlarla alay ediyoruz.. Oysa biz, onlardan, sadece bir basamak aşağıdaki merdivendeyiz.. Bir adım daha atarsak, belki danaya değil ama yakında kırmızı dona tapmaya başlayacağız..

"Kader" kelimesinin yerini almak için çabalayan, esasında hiç olmayan "şans" kelimesi, bizi o kadar esir almış ki; Anadolu'da, birçok evin girişinde nal çakılır.. Batıda kırmızı don'un şans getireceğine inanan insan oğlu, doğuda at nalının şans getireceğine inanır..

A kurban olduğumun insanı.. ! Allah'ın kaderine iman etmek varken, uydurulmuş "şans"ı kırmızı donda, at nalında aramak da neyin nesi..? At nalı şans getirseydi, dünyayı bizim gibi öküzler değil de, atlar yönetmez miydi..?


8 Yorum:

Bir de o donlar genellikle kalpli kutucuklarla satılıyor. Nedeni nedir bilemem ama kalbin k.ç..da mı atıyor be mübarek..! diyesi geliyor adamın.

Kafa da akıl olmayınca; kırmızı donlarda, at nalların da, ağaçlardaki çullar da, kilometrelerce adanın tepesine çekilen iplerde (Ki o ip kopunca tekrar baştan başlıyorlar çıldırmamak elde değil.) yüzüne tükürüp üfüren de, ırzına geçen hoca lakaplı şerefsizler de vs. vs. de daha çok şans arar bu millet.

 

Orası öyle de adanın tepesine çekilen ip ne neyin nesidir Hamiyet..? Hiç duymadım..

 

Büyükada'ya daha doğrusu Aya Yorgi Ortodoks Kilisesi’ne gidenlerin en önemli olayıdır :)
Yokuşun en altından bir ince makara açılmaya başlanır ve taa kiliseye varana dek aça aça gidilir sonra uff dilekler kabul makbul olurmuş muş eğer ki ip kopmaz ise :)

 

Hmmm..Tamam..Şimdi hatırladım.. Haberlerde falan izlemiştim.. Kalk hadi kalk, Büyükada'ya gidiyoruz ip çekmeye..

 

Cıks.. ip yetmez ben halat alıp gideceğim :))

 

senin şu yılbaşı yazılarını okumaya bayılıyorum yahu merakla bekliyordum:)
ne mantıklı insansın ağzına, yüreğine, düşünen ve bu saçmalığın farkında olan beynine sağlık vallahi...

 

Beş para etmez herifin tekiyim; senin bu yorumların sebebiyle beş para eder herifin teki gibi hissediyorum kendimi..

 

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.