Muhtar Adayı Kutup Ayısı..


Şehr-i İstanbul'umuzun değerli sakinleri; hava soğuk, yarın kar bekleniyormuş.. Üşüyor musunuz..? Ben üşümüyorum..  ! Bir kutup ayısı, soğuğa karşı ne kadar umarsızsa, ben de şuanki İstanbul'un havasına karşı o kadar umarsızım..

Üşümüyorum.. Yapacak bir şey yok.. Allah vergisi bir yün kazak var üzerimde.. Halk arasında "kıl" dense de, Mevlam, soğuk günler için seçkin kullarına özellikle ihsan etmiş bu "kıl" olarak tabir edilen nesneyi.. Hatta zannedersem ben, Mevla'nın en seçkin kuluymuşum ki; göğsümde, kollarımda, bacaklarımda, sırtımda çıktığı yetmiyormuş gibi gözlerimin içinden bile kıl çıkıyor.. Bir insan evladının bu kadar kıllı olmasına imkân olmadığına göre ve küçüklükten beri annem-babam sürekli gözlerimin içine bakarak "seni ormanda bulduk" diye itiraf ettiklerine göre, ben insan yavrusu değilim.. Bana hep "onun-bunun çocuğu" derlerdi.. Demek ki "o", "bu" diye tabir edilen kişilerden biri Ayı Yogi veya ismini bilmediğimiz bir kutup ayısı imiş ve ben de onlardan birinin yavrusuymuşum..

Hayır, benim anlamadığım, vücudumun her bir santimetrekaresinden kıl çıkıyor da kafam gün geçtikçe neden kıllardan arınıp ten rengine bürünüyor.. ? Sizin anlayacağınız ifade ile; her yerimi kıl basmışken, ben neden kel kaldım arkadaş ya..!

O kadar insan evladı varken; kıllı, kel, göbekli biri olarak Türk erkeklerini temsil etme görevi neden bana verildi..?  Üstelik sigaradan nefret ederim.. Haliyle sigara paketini çorabımın içine de koymuşluğum yoktur.. Bu da demektir ki; Türk erkeklerini de layıkıyla temsil edemeyeceğim.. Peki o zaman bu kıl yumağı olmuşluğumun neden..?

Neyse.. Lafı fazla uzatmaya gerek yok.. Ben, üşümüyorum.. Millet yanımda tiril tiril titrerken, ben lay lay lom yapıyorum.. Utanmasam, şort ve penye ile dolaşacağım.. Sonra bana diyorlar ki; "Neden kış mevsimini seviyorsun..?" Ben sevmeyeyim de kim sevsin.. ! Üşümüyorum ki.. Yaz mevsiminde, çok terliyor olmamın sebebi de esasında kutup ayısından insanlığa doğru evrimleşmeyi yarım bırakmış olmam yüzünden.. Vücudumun birçok yerini kıl kapladığından, bu kıllar da battaniye görevi gördüğünden, yaz mevsiminde şarıl şarıl terliyorum.. Haliyle yaz mevsimini sevmiyorum.. Bir de denize gittiğimizde, yanımızdan cıvıl cıvıl bikinili kızlar koşarken, arkadaşlarımın "hadi yünlü kazağını çıkar da denize girelim" diye benim kıllarımla alay etmesi sebebiyle yaz mevsimini sevmiyorum.. O arkadaşlarımla alay etme sırası sadece kış mevsiminde bana geçiyor ama o eşek sıpalarının hiç birini soğuk havalarda etrafımda göremiyorum..

Çok uzattığımı biliyorum ama bu cümleleri boş yere uydurmadım ben.. Sosyal bir yazı bu.. Sosyalliği de alttaki paragrafta gizli :

Malum; yarın, Şehr-i İstanbul'a kar geliyormuş.. Yakacak odun-kömürü olmayan, doğalgaz faturası yüzünden kombiyi çalıştıramayan halkım,  gelip beni bulabilir, bana sarılabilir ve yünlü kazağımın sınırsız sıcaklığıyla soğuktan korunabilir.. Bu da insanlarımıza benden bir hizmet olsun.. Bu hizmetten sonra seneye de muhtarlığa adaylığımı koyacağım; bilginiz olsun..


3 Yorum:

1 haftadır kızlarla beraber dua ediyorduk kar yağmasın benim işlerim bitene kadar diye.allah'ın işine karışılır mı tam da yarın en yoğun günde geliyormuş işte.sen çocuksun ya hani çocukların duası kabul olur derler,yarın benim yollarıma kar yağmasın diye dua ediversen? :)

dünden beri tuzlama aracı bizim caddenin başında bekliyor.Karın yağma ihtimalinde aracı görüyoruz bile.:)

 

hani yahu nerdekar yok daha:) Allah iyiliğini versin, gülerek okudum yazını.. sonundaki o sosyal mesajı da ciddi bir merakla okudum ki sorma:) seni hizmet sever muhtar senii :)

 

Kelimelerle Dans ;
Gördüğün gibi yollarına kar yağmadı.. Kar akşama yağmaya başladı, sen o saatte işlerini bitirmiş, sıcacık evinde rahat ve huzurlu bir şekilde oturmaktaydın.. Üstelik dua etmeden oldu tüm bunlar.. Bir de dua edeydim, var gerisini sen düşün:)

bir hayal kur ;
Allah gülümsemeni daim etsin.. Ayrıca o kadar tabii ki.. Zannedersin, etten-kemikten değil de direkt kıldan yaratılmışım.. :)

 

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.