Kendimi Çırılçıplak Hissettim..


     Para, insana ne kadar çok güven veriyormuş meğer..

     Kargaların uyanmadığı bir saatte uyanıyorum ben.. Baykuşların, ağaç dallarında, korkutucu bakışları ve sesleriyle mesai yapmasına yetişebiliyorum.. O saatte, kim kimdir, ne nedir, biliyor değilim.. Bazen babamı bile tersliyormuşum.. Cuma sabahı, annem "Haydi kalk Çocuk!" demiş, ben de artık rüyamda ne görüyorsam "Evraklar imzalandı mı ki ?" diye karşılık vermişim.. "Ne diyorsun oğlum sen, uyanmak için de mi evrak imzalatacağız?" diye alay etmiş annem.. Ben bu olanları hatırlamıyorum ama annem alay ede ede anlatıyor bunları.. 

     Kalktığım saatlerde, gün doğmamış olduğundan ve baykuşlar korkutucu bakışları ile beni süzerlerken, elbise arayışına giriyorum.. Artık üzerime ne bulursam geçiriyorum o saatte.. Günün birinde etek giyinip dışarı çıkarsam ve erkeklerin bıyıklarını büktüklerini görürsem, o zaman göreceğim ebemin külotlu çorabını ya haydi hayırlısı..

     Zaman kısıtlı olunca çoğu şeyi unuturum evde.. Bazen anahtarı, bazen belediye otobüslerine bedava binmemi sağlayan "engelli kimlik kartı"mı, bazen selpak'ımı, bazen de telefonumu.. Bugüne kadar hiç cüzdanımı unutmamıştım, şükürler olsun ki hayatımda bugün itibariyle bu ilki de yaşamış oldum..

     İşe gidince anca uyanabiliyorum ve işyerindeki aynadan kendime bakabiliyorum.. İşyerinde, dolapta, yedek kalsın diye gömlek ve çeşitli giysiler koyduğumdan, sabah uyku sersemi iken giyindiğim ve uyandıktan sonra beğenmediğim bir şey olursa, işyerinde değiştiriyorum üzerimi.. Bugün de geçtim aynanın karşısına, şöyle mankenler gibi bir tur attım etrafımda..  Son zamanlarda pek bir feminen erkekçioğlu olduğumdan, "Zayıflamışım be helal bana.. Kalçam nasıl küçülmüş böyle" diye sevinirken, anca farkedebildim kalçamın küçük görünmesinin sebebinin, cüzdanımı evde unutmuş olmamdan kaynaklandığını.. Cüzdanı evde unuttuğumu anladığım andan itibaren, Küçük Emrah gibi boynumu büktüm, kendimi zavallı biriymiş gibi hissettim ve o saatten sonra bir eziklik hüvviyetine büründüm..

     Öğle yemeğinde, yağmur-çamur demeden dışarı çıkıp, kızların orasına-burasına bakan ben, bu öğlen yemek yedikten sonra işyerime döndüm.. Paramın olmaması sebebiyle gezmeye cesaret edemedim.. Derlerdi de inanmazdım, parasızlık sahiden de insanın her zamanki cesaretini ve güvenini alıp götürüyor.. Parasız olunca, kendimi çırılçıplak hissettim, dersem yeridir; bir o kadar utandım, çekindim, güvenimi kaybettim..

     ...ve farkettim, cimriliğim sebebiyle hiç harcamasam da paranın cepteki varlığını bile bilmek güven kazandırıyor insana..



0 Yorum:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.