Kartondan Evler..

Sevgili mimarlar, mühendisler, müteahhitler, inşaat ustaları ve hâlâ varlığı devam ediyorsa Sevgili Ali AĞAOĞLU..!

Şu dünyada herkese sesleneceğimi, sitem edeceğimi düşünürdüm de sizlere sesleneceğimi düşünmezdim.. Beni, yaptığınız apartmanlar yüzünden, sizlere seslenmek zorunda bıraktığınızdan dolayı öncelikle teessüflerimi sunarım..

Biliyor musunuz, sayenizde, oturduğum apartmanda, benim alt katımda ve üst katımda oturan ailerle tanışma gereği duymadım.. Çünkü resmi olarak hiç onlarla tanışmamış olmama rağmen onları çok yakinen tanımaktayım.. Öyle bir bina yapmışsınız ki, fısıltı şeklinde konuşulanları bile gayet iyi duymaktayım.. Eğer ülkemizde, eskiden, "aile mahremiyeti" diye bir kavram varsa, o kavramı yer ile yeksan ettiğinizden emin olabilirsiniz..

Ben, komşularımla tanışmadan, komşularımın tüm umumi ve hususi hayatlarını biliyor haldeyim.. Ne yapıyorlar, nelerden hoşlanıyorlar, sorunları neler, hangi dizileri seyrediyorlar, hangi yemekleri yiyor, hangi tür şarkı veya türkü dinliyorlar, hepsini biliyorum..

Esasında size sitem etmek için bu cümleleri kuruyorum ama merak da etmiyor değilim; komşuluk bağlarının hercümerc olduğu toplumumuzda, yaptığınız binalar ile gerekirse aile mahremiyetini de hiçe sayarak, komşuluk bağlarını güçlendirmek gibi kutsal bir göreviniz mi var..? Yoksa tuğla, çimento, demir fiyatlarının yüksek olması sebebiyle daireler arasına sadece karton mu koyuyorsunuz..? Yoksa Şehr-i İstanbul'umuzun kalabalığının çekilmez boyutlarda olduğunu görüyor da bir deprem olduğunda birçok kişi ölsün de İstanbul'un geriye kalanı rahat yaşasın diye evleri özellikle kartondan mı yapıyorsunuz..?

Sizlere daha soracak çok sorum, edecek çok sitemim var ama bu cümleleri yazarken, bilgisayar klavyesinin çıkardığı tıkırtı seslerinden (!) komşularım rahatsız olabilir diye, cümleleri burada sonlandırmayı uygun buluyorum..

Varlığım Türk varlığına, komşu haklarına, aile mahremiyetine, Kasım ayında Şehr-i İstanbul'a düşen yağmur damlasının güzelliğine, babasıyla camiiye gelip babasını taklit ederek namaz kılmaya çalışan, namaz sonrası herkese tespih dağıtan, etrafa gülücükler savuran 3 yaşındaki Ahmet'in varlığına armağan olsun..


3 Yorum:

sorma ya.. aynı problem bizde de var.. yan komşu telefonda birilerine adresi verirken yalnış verdiğini duyunca anında müdehale ettim hayır hayır orasıdeğil şurası olacak diye.. o müzik dinlediğinde ben kapatıyorum herşeyi beraber dinliyoruz:) hani olur da bu kadar mı kağıttan olur.. bir sabah da üst komşunun süpürgesinin sesiyle korkuyla fırlaım, öyle bir geliyor ki ses, sanki benim mutfakta birileri varmış gibi takır tukur gürültü.. he geceleri de birileri kapısını kilitlediğinde gözlerimiz faltaşı gibi açılıyor aha eve birileri giriyor diye.. sanki bizim kapı:)

 

Gerçekten çok ilginç..Görsen selamlaşmadığın insanların hayatıyla ilgili her detayı bilmek..

 

bir hayal kur ;
Demek sizin müteahhitler de size bir iyilik yapmışlar:)

kahve telvesi ;
Sahiden ilginç ve bu ilginçliği oluşturan müteahhitlere blilmem ki ne demeli..

 

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.